VEKTÖRLERLE MÜCADELE YÖNTEM VE TEKNİKLERİ

VEKTÖRLERLE MÜCADELE YÖNTEM VE TEKNİKLERİ
A. MÜCADELE ÖNCESİ İŞLEMLER:
Sivrisineklere;Karasineklere karşı mücadelenin en önemli koşulu, mücadele programının planlanması ve bu program için gerekli organizasyonun kurulmasıdır.
Planlama ve orgnizasyonun başarılı bir şekilde yürütülmesi;
• mücadele yapılacak alanın sınırlarının harita üzerinde belirlenmesi
• sivrisinek larva ve ergin habitatlarının ,Karasinek biyotoplarının ayrıntılı haritalandırılması
• örnek çalışma alanlarının seçilmei
• uygun mücadele yönteminin belirlenmesi
• uygun Larvasitlerin/insektisitlerin ya da diğer mücadele ajanlarının belirlenmesi
• gerekli olan araç, gereç ve personel ihtiyacının tespit edilmesi
• uygulama zamanlamasının ve iş planının oluşturulabilmesine bağlıdır.
Tüm bu işlemlerin ideal ölçülerde yapılabilmesi için mücadele çalışmaları öncesi ekibin bilgilendirilmesi ve bazı temel konuların sistematik bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Entomolojik çalışmalar larva mücadelesi için yapılacak olan operasyonların planlanması ve geliştirilmesi için önemli bileşenlerden bir tanesi olmanın yanında, aynı zamanda larva mücadele operasyonlarının etkinliğini belirleyen faktörlerden biridir.
Larva mücadelesi üreme alanlarının azaltılmasının yanında, biyolojik ve kimyasal kimyasal kontrol gibi çeşitli aktivasyonlarla gerçekleştirilir.
Entomolojik aktivitelerin genel çerçevesi, temel olarak larvasit uygulamalarının değerlendirilmesini içermekle birlikte, aynı zamanda diğer kontrol yöntemlerinin birçoğunun da değerlendirmelere adapte edilmesini sağlar.
Bu bölümde, larva mücadelesi proramlarının değerlendirilmesinde ortaya konan tekniklerin çerçevesi ve bazı temel prensipler, öneri prosedürü içinde sunulacaktır. Sunulan önerilerin, mücadele bölgesindeki yerel koşullara göre değiştirilebilme özelliği bulunmaktadır.
Larva mücadele operasyonlarının planlanması ve değerlendirilmesi için entomolojik aktivitelerin genel hatları
Larva mücadelesi uygulamalarında ihtiyaç duyulan entomolojik aktiviteler, belirlenen istasyonlarda ergin ve larvaların düzenli olarak örneklenmesiyle populasyon yoğunluğunun belirlenmesi ve temele verilerin toplanmasını sağlar.
Bu temel bilgiler, vektör yoğunluğunun mevsimsel değişimini gösterir. Ayrıca uygulama öncesi dönemde, kullanılmak üzere önerilmiş olan larvasitlerin sıklığı ve dozunun belirlenmesine yönelik alan uygulamaları da yapılabilir. İnsektisitlerin uygulanması için toplanan veriler ile etkinlik derecelerinin değerlendirilmesini, entomolojik araştırma sonuçlarıyla gerçekleştirebiliriz.
Entomolojik aktivitelerin hedefleri, genişliği ve bu aktivitelerin yapılması için gerekli olan işlemler şunlardır:
a. Uygulama öncesi aktiviteler.
Ön araştırmalar:
Amaç: Larva mücadele operasyonlarının ve entomolojik aktivitelerin planlanması için temel bilgilerin sağlanması.
Zamanlama ve süre: Ön araştırmalar, vektörün yoğun olduğu mevsimlerde ve alanda farklı ekolojik koşulların varlığına göre yapılmalı, 1-3 ay içersinde tamamlanmalıdır.
İşlemler: Yapılacak ilk işlemler:
i. Mevsimsel iklim değişikliklerini içeren çevresel koşulların belirlenmesi.
ii. Sivrisinek türlerinin tepit edilmesi.
iii. Üreme-gelişme habitatları, ergin öncesi dönem süresi gibi ekolojik özelliklerin belirlenmesi
İkinci basamak, ergin ve larva üzerine araştırmaların yürütülmesidir:
i. Üreme habitatları ve özelliklerinin fiziksel özelliklerine göre sınıflandırılması.
ii. Baz larva üreme ve gelişme habitatlarının kalıcılık durumlarının belirlenmesi.
Belirleyici (yönlendirilmiş) gözlemler:
Amaç: Larva ve ergin yoğunluğu, larvaların insektisit duyarlılığı ve çevresel koşulların etkisinin araştırılması ve bu sonuçlar üzerine temele veri tabanının kurulması.
Zamanlama ve süre: larva gözlemleri yıl boyunca tekrarlanmalıdır.
İşlemler: yönlendirilmiş gözlemler indikatör alanlar ile larva mücadele alanlarında ve farklı ekolojik özelliğe sahip yerlerdeki populasyonlar üzerinde sürdürülmelidir.
i. Belirlenmiş örnekleme istasyonlarının ve indikatör birimlerin kurulması.
ii. Vektörlerin duyarlılık seviyeleri için kurulan veritabanı.
b. Larva mücadele operasyonlarında entomolojik değerlendirmeler.
Amaç: Azaltılan vektör yoğunluğunda larva mücadele operasyonlarının etkisini araştırmak. Entomolokij parametreler, operasyonun etkisini belirlemeyi sağlar.
Belirleyici gözlemler:
Zamanlama ve süre: Veri tabanı gözlemleri tamamlanarak larva mücadelesi operasyonlarına başlandığında, larva ve ergin kontrolü mevsim boyunca yapılmalıdır. Doğal olarak, bu gözlemler her larvasit değişiminde yeniden aktive edilmelidir.
İşlemler:
i. Larva gözlemleri için işlemler: Buradaki özel amaç, farklı ekolojik koşullar altında, larva populasyonlarının yoğunluğu üzerine, yapılan uygulamanın sıklığı ve dozunun etkisini belirlemektr. Bunun için belirleyici gözlemler, belirlenmiş larva örnekleme istasyonlarında, aynı standart örnekleme teknikleri kullanılarak yapılmalıdır. İlaçlamadan bir gün önce, larva kontrolü yapılmalı ve 2-3. evre ya da 4. evre erken dönemlerine rastlanırsa operasyon başlatılmalıdır.
ii. Ergin gözlemleri için işlemler: Özel amaç, ergin vektör yoğunluğu üzerine, larva mücadelesinin etkisini belirlemektir. Larva mücadelesi, larva yoğunluğunu azaltırken, ergin yoğunluğun da ikincil olark etkilemektedir. Yani ikisi arasında doğrusal bir ilişki vardır. Belirleyici birimlerdeki ergin vektör populasyonları üzerine yönlendirilmiş araştırmalar, erginlerin zarar önem seviyesinin belirlenmesine bağlı olarak insektisit uygulama sıklığını ve ideal uygulama dozlarını belirler.
Nokta kontrol:
Amaç: Belirlenmiş örnekleme istasyonlarında (nokta kontrol alanlarında) yapılan yönlendirilmiş gözlemler, uygulama dozu ve sıklığı belirlenmiş olan larvasitin etkisinin belirlemek için kullanılır. Nokta kontrol sadece indikatör alanlarda değil, alanın çok büyük bir bölümünde de operasyonun etkisini denetler. Ayrıca nokta kontrol, bazı mesimlerde oluşan ekstrem koşulların uygulama üzerine olan olumsuz etkilerini ortaya çıkarmayı da amaça ednimiştir.
Zamanlama ve süre: Nokta kontrol, larva mücadele operasyonları başladaığında devreye girer. İndikatör alanların sayısı sonraki yıllarda azaltılır. Bu kontroller, larva mücadele operasyonları byunca yürütülür.
İşlemler: Larva üreme ve gelişme habitatlarının haricindeki nokta kontrol işlemlerinde, ergin araştırmaları da sürdürülür. Ergin araştırmaları, nokta kontrol alanlarında ağız aspiratörü, ışık tuzakları ya da diğer pratik teknikler kullanılarak yapılamlıdır. Larva kontrolü için seçilmiş her bir üreme alanında dip kepçeleri ile 10 batım birimi üzerinden yapılır.
Tüm kontrol çalışmalarının genel amacı, alanın tümünde ideal sonuçları yakalayıncaya kadar mümkün olduğunca fazla örnekleme yapmaktır. Kontrol çalışmaları, her operasyon biriminde larvisit uygulama takviminin iyi bir şekilde işlemesini sağlar. Ergin araştırmaları, larva örnekleme alanlarının çevresinde yürütülür.
c. Kaydedilen, özetlenen ve yorumlanan veriler.
Kaydedilmesi gereken bilgiler:
Ön araştırmalarda: Ön araştırmalar belirlenmiş örnekleme ünitelerinde yapılmalıdır.
i. Alanın tanımlanması: Alan farklı ekolojik zonlara ayrılmalı ve elde edilen bilgiler üreme alanlarının coğrafi organizasyonu için kullanılmalıdır.
ii. İklimsel koşullar: Meteorolojiden son 10 yıllık veri sağlanabilir. Ayrıca ekip sıcaklık, nem, rüzgar, yağış vb kayıtları günlük olarak kaydetmelidir. Çalışma sırasında, üreme alanlarındaki ya da makroklimadaki bazı özel değişmeler ekip tarafından mutlaka kaydedilmelidir.
iii. Üreme alanlarının biyolojik ve fiziksel koşullarının tanımlanması:
– Üreme alanı tipi; kalıcı, yarı kalıcı ya da geçici olup olmamasına göre,
– Vejetasyon tipi, büyüme derecesi ve vejetasyonun bulunup bulunmamasına göre,
– Gölgeli olup olmamasına göre,
– Tuzluluk ve kirlilik durumların göre.
iv. Batım miktarı: Yapılan 10 batım kaydedilmelidir.
v Erginlerin barınak gözlemlerinin yapılması, farklı tiplerinin tanımlanması:
Yönlendirilmiş gözlemlerde: Örnekleme istasyonlarında, tüm gözlemler boyunca, en az 10 batım standart hale getirilmelidir. Benzer şekilde, gündüz dinlenme barınakları da çalışmaların başlangıcında belirlenmelidir. İklimsel veriler düzenli olarak toplanmalıdır.
Nokta kontrollerinde: Üreme alanlarının özelliklerinin belirlenmesi için yapılan hızlı incelemelerde, incelenen üreme alanı larva için uygunsa, yani pozitif ise kaydedilmelidir.
Verilerin özetlenmesi: Yönlendirilmiş gözlemlerin ve nokta kontrol çalışmalarının verileri bölünerek özetlenmelidir. Sivrisinek larva yoğunluğu:
i. Örnekler alandaki her sivrisinek türü için 1. ve 2. evre, 3. ve 4. evre ve pupa olarak sınıflandırılmalıdır.
ii. 3. ve . evre larva yoğunluk indeksi, her 10 batımlık birim için ortalama sayıyı verecek şekilde hesplanmalıdır.
Verilerin yorumlanması: Entomolojik parametrelerin ileri değerlendirilmeleri için verilerin tümü iklimsel verilerle birlikte larvalar için haftalık, erginler için dört ecelik periyotlarda grafiklenmelidir. Mevsimsel değişimler için verilerin aylık ortalamalar şeklinde yorumlanmasında da yarar vardır.
d. Organizasyonun genel görüntüsü.
Personel tasarımı: Larva mücadele operasyonlarında entomolojik aktivitelerin yürütülmesi için gerekli olan personel aşağıda belirtilen hususlara göre tasarlanmalıdır:
i. Operasyon alanının büyüklüğü.
ii. Üreme alanlarının sayısı ve yüzey alanı.
iii. Üreme alanlarının alana dağılımı ve personelin bu alanlara ulaşımı.
Ulaşım: Operasyonlar sırasında, alanın özelliklerine bağlı olarak ekibin ideal şartlarda hareket kabiliyeti çin gerekli olan ulaşım imkanlarının sağlanması gerekir.
Ekipman desteği:
– Larva örneklemesi için kit.
– Ergin örneklemesi için kit.
– Larva duyarlılık testleri için WHO standart kiti.
– Ergin duyarlılık testleri için WHO standart kiti.
– Laboratuar ekipmanı ile larva ve ergin eğitimi üzerine kaynaklar.
e. Biyolojik Larvasitlerle yapılan uygulamaların entomolojik değerlendirilmesi.
Amaç: larva mücadelesinde kullanılan ya da kullanılması planlanan insektisitlerin formülasyonları, dozları ve uygulama sıklıkları ile ilgili bilgileri, küçük ölçekli yerel uygulama sonuçlarından sağlamak.
Zamanlama ve süre: Uygulama öncesi planlama için duyarlılık testleri yapılmalı ve buı testlere mevsimsel olarak devam edilmelidir.
İşlemler: Duyarlılık testleri mutlaka ilaçlama alanlarının dışında bulunan ilaçlanmamış alanlardan toplanan larva ve ergin örnekleriyle yapılmalıdır.
Uygulama öncesi araştırmalar: Uygulama alanında belirlenmiş örnekleme istasyonlarında, standart batım birimi üzerinden yapılan çalışmalar, tüm alandaki üreme alanlarını birbiri ile karşılaştırmayı sağlar.
Uygulama sonrası gözlemler: Larvasit uygulamasından sonra, belirlenmiş örnekleme istasyonlarında aşağıdaki yöntemler uygulanmalıdır:
i. Uygulanan larvasit etkisinin belirlenebilmesi için, uygulamadan bir gün sonra üreme alanlarının her tipinde örnekemeler yapılmalıdır.
ii. İki uygulama arasındaki günlerde, larvasitin kalıcılığının ölçülesi için örneklemelere devam edilmelidir.
iii. Aynı incelemeler, karşılaştırma amacıyla başka bir alanda da yürütülmelidir.
Bu tip çalışmalar, kullanılan insektisitin uygulama sonrasındaki etkisini ortaya çıkardığı ve kalıcılık değerleri bakımından insektisitler arasında karşılaştırma olanağı sağladığı için oldukça önemlidir.
Larva örneklemesinde temel yöntem ve teknikler:
Örnekleme tekniklerinin ana amacı az zaman ve para harcanması için en yüksek bilginin sağlanmasıdır. İdeal örneklemelerden elde edilen populasyon büyüklüğü tahminlerinin standart hatası ±2 dolaylarında olmalıdır.
Düşük standart hata oranını elde etmek için çok sayıda örnekleme yapmak gerekmektedir.
Entomolojik örnekleme teknikleri, yeterli personel ve başarılı bir yönetim olduğu zaman tatminkar sonuçlar vermektedir. Çevresel değişikliklerin etkisi altındaki örnekleme tekniklerinin etkinliğinde oluşan çeşitliliğin bir bölümü, bazı lojistik problemlerle personel ve yönetim kademelerinde oluşan bazı hatalardan kaynaklanmaktadır. Buna rağmen örnekleme teknikleri ilaçlanmamış alanlarda uygulandığında ya da operasyondan sonra vektör yoğunluğu ilk düzeyine geldiği zaman yapıldığından oldukça verimlidir.
Larva örnekleme tekniklerine genele bakış:
Bu kısımda, sucul habitatlarda larva örnekleme teknikleri için temel bazı kavramlar ve bazı habitatlarda yapılması gerekli işlemler kısaca sunulacaktır.
Larva örneklemesinde, öncelikle larva mücadelesi yapılacak alanda;
– tüm habitat tiplerinin sınıflandırılması,
– habitat tiplerinin sayısının bulunması,
– bu habitatların kalıcı-yarı kalıcı-geçici habitatlar olarak ayrılması,
– habitatın fizikokimyasal özelliklerinin belirlenmesi,
– fiziksel özelliklerin periyodik olarak takip edilmesi
Sonuçta;
Çalışmaların işlendiği larva habitat dağılım haritasının oluşturulması gerekmektedir.
Larva örneklemesinin amaçları:
a. Farklı sivrisinek türlerinin üreme habitatlarının belirlenmesi,
b. Türün coğrafi dağılımının belirlenmesi,
c. Aktif üreme alanlarının tespit edilmesi,
d. Sivrisinek sucul evrelerinin gelişim dinamiğinin değerlendirilmesi,
e. Larva mücadelesinin larva yoğunluğu üzerine etkisinin belirlenmesi,
f. Ergin mücadelesinin larva yoğunluğu üzerine etkisinin belirlenmesi,
g. Biyolojik incelemeler ya da sistematik çalışmalar için laboratuar kolonilerinin oluşturulması.
Larva örnekleme işlemleri:
a. Larvalar, üreme alanlarında rasgele bir şekilde dağılmaz ve genellikle bazı bölgelerde yoğunlaşırlar. Bu yüzden, üreme alanının tümünde örnekleme yapmak zordur.
b. Üreme alanları değişik büyüklük, şekil ve yüzey alanına sahiptirler. Mevsimsel olarak da değişiklik gösterirler. Bundan dolayı her bir üreme alanında yıl boyunca belirlenmiş bir standart yüzey alanı bulunmaz. Bunun yanında, üreme alanının vejetasyonu da mevsimsel olarak değişebilir.
c. Değişik sivrisinek türlerinin, larva evrelerinin su içindeki hareketleri birbirinden farklıdır. Bu yüzden, personelin larva hareketleri üzerine iyi bir şekilde eğitilmesinde yarar vardır.
Larva yoğunluk örneklemesi, göreceli yoğunluğu yaklaşık olarak tahmin etmek için yapılır. Bunun için yılın farklı zamanlarında ve farklı yerlerde göreceli larva yoğunluğu belirlenmelidir. Bu, örnekleme metodunu mümkün olduğu kadar standart hale getirir.
Yukarıdaki açıklamalar göre, örneklemelerde şna dikkat edilmelidir:
a. Örnekleme, üreme alanlarında larvaların daha çok bulunduğu yerlerde yapılmalıdır. Yüksek larva yoğunluğu içeren bu alanlar, belirlenmiş istasyonlar olarak seçilebilir.
b. Yerel şartlara bağlı olarak, küçük su odaklarında örnekleme yapmak için küçük kepçeler, büyük örneklemeler içinse standart dip kepçeleri kullanılmalıdır.
Tecrübelere göre larva yoğunluğuna bağlı olarak her bir belirlenmiş örnekleme istasyonunda 10 batım ya da katları (en fazla 3 atı) kadar yapılan örnekleme standart olacaktır.
Larva örnekleme yöntemleri
Larva örneklemesi için genellikle batımlama, tuzaklama ve pipetleme şeklinde 3 temel yöntem kullanılır. Bu yöntemlerin her biri farklı üreme alanlarında, üreme alanlarının tipine göre kullanılabilir.
a. Batımlama: Bu örneklemede kullanılan alet, üreme alanının tipine ve büyüklüğüne göre uyarlanır.
i. Bataklık, pirinç tarlası, akarsu a da göllerde larva toplamak için çukur kaplar kullanılır.
ii. Tavalar üreme alanının üst kısmı için uygundur.
iii. 25 cm çapında, çemberden yapılmış, uzun bir tutma kısmı olan ve naylon bezle evrilmiş paletler, her tip üreme habitatından larva ve ergin toplamak için kullanılır.
iv. 5-10 cm çaplı kepçeler küçük habitatlar ve ağaç oyuklarında kullanılır.
b. Tuzaklama: Bu yöntemde lavalar tuzak yardımıyla, kuyu ya da nehir kenarı gibi yerlerde su yüzeyinden süpürülerek toplanır.
c. Pipetleme: Küçük pipetler larva üreme alanlarının yüzeyinde doğrudan toplamada kullanılır.
Arazi örneklerinden elde edilen larvalar, bazı incelemelerin yapılması, tür belirleme çalışmaları ile saklama örneği oluşturmak için laboratuara götürülür ve işleme konurlar.
Sonuçların değerlendirilmesi:
Elde edilen bütün veriler değerlendirilir ve sonuçta oluşturulan mücadele planı uygulamaya konur.
Mücadele sonrasında da sürekli ölçümler yapılması ve bu ölçümlerin değerlendirilmesi gerekir. Değerlendirmede, bütün verilerin bir arada ele alınmasına özellikle dikkat edilmelidir. Çünkü mücadele planı ve sonuçta mücadele çalışması, bütün verilerin bileşenidir.
Mücadele sırasında alınan veriler süreklilik göstermeli ve elde edilen sonuçların incelenmesi neticesinde gerekirse planda değişiklikler yapılmalıdır. Bu durum planlama aşamasında göz önünde bulundurularak planın buna uygun tasarlanması gerekir.
İzleme sisteminin kurulması ve çalıştırılması
Kurulan bir bilgisayar sistemi aracılığı ile toplanan bütün veriler kaydedilmeli ve değerlendirilmelidir. Kurulacak böyle bir sistem sayesinde, mücadele çalışmaları sırasında ve sonrasında bölgeye tümüyle hakim olunabilir.
Bu tür bir sistemin çalıştırılmasında en önemli öğeler;
– Yerinde ve zamanında örneklemeler yapmak,
– Elde edilen tüm verileri içeren bir bilgi bankası oluşturmak,
– Sürekliliği sağlamaktır.
Aksi takdirde, sistemin işlemesinde oluşacak aksaklıklar çok kısa sürede kendini gösterir.
B. MÜCAELE İŞLEMLERİ:
Planlama ve Uygulama Aktiviteleri
Bu bölümde sivrisineklere karşı yapılacak bir mücadele uygulamasında, yapılması gerekenler sistematik bir dizilim içerisinde sırasıyla açıklanmaktadır.
Uygulama öncesi planlama:
Vektör mücadelesine başlamadan önce yapılması gerekenler bu başlıkta toplanmıştır. Bu nedenle, ön çalışmalar olarak da adlandırılabilir. Hangi tür vektör ile mücadele edilirse edilsin böyle bir ön çalışmaya gereksinim vardır:
a. Habitatların belirlenmesi: Sivrisineklerin yaşam döngülerindeki evreler göz önüne alınarak, farklı yaşam evrelerindeki habitatların belirlenmesi gerekir. Bilindiği gibi sivrisineğin yaşamında yumurta, larva ve pupa evreleri sucul habitatlarda, ergin evresi ise karasal habitatlarda geçer.
b. Haritaların incelenmesi ve işlenmesi: Mücadele bölgesinin ayrıntılı yapısını gösteren haritalar temin edilmeli ve bölgedeki sivrisinek larva ve ergin habitatları kodlanarak bu haritaya işaretlenmelidir. Mümkünse küçük ölçekli haritalar üzerinde (1/1000) farklı renk veya taramalar kullanılarak habitatlar işaretlenmelidir. İşaretlemede, alanda aktif olan habitatlar ile gelecekte aktif olabilecek potansiyel habitatlar ayrı ayrı işaretlenmeli, gerekli görüldüğü takdirde buralardaki mücadele tipi de harita üzerinde gösterilmelidir. Uygulamacılar, mücadele anında alanı gözden geçirir ve gelişmeleri harita üzerinde belirtirler. Haritalama işlemi oldukça karmaşık bir işlemdir. Bunu basite indirgemek için çeşitli yollar denenebilir. En basit ve kullanışlı olanı mücadele alanını alt kısımlara ayırmaktır.
c. Uygulama şeklinin (larva/ergin) belirlenmesi: Haritalama işleminden sonra, uygulama şeklinin belirlenmesi gerekir. Larva mücadelesinde hangi habitatlarda granül veya sprey şeklinde larvasit uygulanacağı tespit edilmeli, yine ergin habitatlarında da kalıcı ve düşürücü uygulamaların nerelerde yapılacağı belirlenmelidir. Gerekli görüldüğü takdirde her uygulama tipi için ayrı bir haritalama yapılmalıdır.
d. Uygulama yapılacak hedef organizmanın alandaki biyolojik döngüsünün incelenmesi: Mücadelede hedef olan organizmanın alandaki habitatları incelenerek biyolojik döngüsü ortaya çıkarılabilir. Bu amaçla yapılacak örneklemelerden elde edilen verilerden hareket edilerek, iklimsel koşullar da göz önünde bulundurularak, canlının hangi habitatta yaşamının hangi döneminde olduğu belirlenir. Böyle bir uygulama, mücadele sırasında uygulayıcıya alan populasyon dinamiğine hakim olabilme şansı tanır. Uygulayıcı bu verilere dayanarak hangi dönemlerde yoğun yumurtlama olabileceğini, larva mücadelesinin zamanını, ergin çıkışı ve mücadele zamanını tahmin edebilir. Burada en önemli konu, su ve hava sıcaklığı, nem, yağış, rüzgar gibi iklimsel verilerin çok dikkatlice takip edilmesidir.
e. Uygulama takviminin belirlenmesi: Yukarıda sayılan dört maddenin gerektirdiği koşular yerine getirildikten sonra uygulama takviminin oluşturulmasına geçilebilir. Ancak, burada göz önünde bulundurulması gereken, kullanılacak insektisit ve onun özellikleridir. Uygulama takvimi belirlenirken, kullanılacak insektisit seçilmiş olmalıdır. Çünkü, insektisidin doğadaki kalıcılık süresi uygulama takvimi ile yakından ilgilidir.
Uygulama takvimi, populasyonda oluşabilecek ani artışlar karşısında yeni düzenlemeler yapabilmeye olanak sağlayacak şekilde esnek bir yapıya sahip olmalıdır. Mücadele alanında yapılacak sürekli örneklemeler, populasyon yoğunluğu ile mücadelenin etki derecesi hakkında fikir sahibi olmamızı sağlayacaktır.
Sivrisinek savaşımında temel ilkelerden biri hem ergin hem de larva mücadelesinin aynı anda yapılmasını sağlamaktır. Bu şekilde bir mücadelede erginlerin yumurtlamaları önlenmiş olurken, larvaların da erginleşmeleri önlenecektir.
Larva uygulamalarında kullanılan ekipmanlar
Larva mücadelesinde kullanılan granül formülasyonlar tozlayıcılar ile alana atılabildiği gibi pulvarizatörler ve hava spreyleme araçlarından da yararlanılabilmektedir.
.
Direnç Testleri
Vektör mücadelesinde en önemli konulardan biri kullanılacak insektisidin seçimidir. İnsektisidin hedef canlı üzerindeki etkisi, mücadelenin başarısı ile doğrudan ilgilidir. Bu nedenle, mücadelede kullanılacak insektisitler seçilirken çok dikkatli olunmalı ve gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra karar verilmelidir. Bunu sağlıklı bir şekilde başarabilmenin yolu direnç testleri yaparak bir sonuca ulaşmaktan geçer. Direnç testlerinin hangi kriterler dikkate alınarak yapılması gerektiği ve nasıl sonuca ulaşılabileceği bu bölümde verilmektedir.
a) Mücadele bölgesinde daha önce kullanılan insektisit aktif maddelerinin belirlenmesi:
Bölgede yapılacak uygulama öncesinde gerek vektör kontrolünde (özellikle sivrisinek ve karasinek için), gerekse tarımsal amaçlı olarak kullanılan insektisitlerin ve kullanılma sürelerinin belirlenmesi gerekir. Halk sağlığı grubundan ilaçlar olmasa bile aynı aktif maddelerden üretilmeleri nedeniyle tarım ilaçlarının da önemi büyüktür.
Eğer alanda daha önce vektör kontrolünde kullanılan insektisitler varsa bunlara karşı ne düzeyde direnç oluştuğunu tespit etmek gerekir.
Şu unutulmamalıdır ki direnç kazanılmış bir aktif maddeyi içeren insektisit ile yapılacak mücadele hem başarısız olacak hem de ekonomik açıdan ve zaman açısından büyük kayba neden olacaktır. Yani bu tür bir uygulama başlangıçta başarısızlığı kabullenme anlamına gelecektir.
b) Belirlenen aktif maddelere karşı populasyonlarda direnç durumunun saptanması:
Daha önce kullanılan insektisitlerin uygulama bölgesindeki sivrisinek populasyonları üzerinde oluşturduğu etkiyi tespit etmek amacıyla direnç testleri yapmak gerekir. Sonuçta elde edilen LD50, LC50 ve KT50 değerleri alandaki populasyonların bu insektisitlere karşı direnç durumları hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlayacaktır.
Bir insektisidin belirli bir vektöre karşı öldürücü gücü LD50 ya da öldürücü doz (letal doz) birimi ile ifade edilir yani LD50 değeri populasyonun %50’sini öldüren doz demektir. Bir insektisidin LD50 değeri ne kadar küçükse öldürücü gücü yani toksisitesi o kadar yüksektir.
Aynı şekilde bir insektisidin larvalara etkisi LC50 ya da öldürücü yoğunluk (letal konsantrasyon) değeri ile ifade edilir. Bu değer sivrisinek larvalarını değişik yoğunluktaki ilaç çözeltisinin içerisinde tutarak larvaların %50’sinin öldüğü yoğunluk olarak saptanır.
Kullanılan insektisitlere karşı larva direncinin saptanmasında duyarlılık testleri yapılır. Böylece larva populasyonundaki direnç çabuk ortaya çıkarılır. Sonuçta söz konusu insektisidin eklenen etkiyi gösterdiği durumlarda işe yarayacak alternatif kontrol planları zaman içerisinde yapılabilir.
Larva populasyonunun direncini araştırırken iki yaklaşım söz konusudur.
1. Normal bir populasyonun duyarlılık seviyesinin belirlenmesi gerekir. Burada normalden kasıt, hiçbir zaman ilaçlamaya maruz kalmamış ve bünyesinde direnç genlerinin az bulunduğu bir populasyondur. Böyle bir populasyonun bir seri farklı ilaç konsantrasyonu ile karşı karşıya kalması, konsantrasyonun logaritması ve ölüm oranları arasında doğrudan bir ilişki oluşturabilir. Böyle bir veriden ortaya çıkarak ve bilinenlere dayanarak, hassas bir populasyonun tüm bireylerini öldürebilecek konsantrasyon tahmin edilebilir.
2. Üzerinde ilaç seçimi yapılan populasyonun teşhis edici doz ile sıkça karşı karşıya kalması, anormal derecede dayanıklı bireylerin ortaya çıkmasını ve frekanslarındaki değişimlerin gözlenmesini sağlayabilir.
Sivrisinek larvalarının insektisitlere karşı direnç durumlarının saptanmasında doz ölüm hattı oluşturulur. Bu amaçla bir grup larva farklı konsantrasyonlara maruz bırakılır ve her konsantrasyonda gerçekleşen 24 saatlik ölüm oranı logaritmik probit kağıdı üzerinde gösterilerek doz-ölüm hattı eğrisi elde edilir. Populasyon homojen yapı gösteriyorsa düz bir çizgi olacak ve buradan %99.9 ölüm beklenen konsantrasyon tahmini yapılacaktır.
Belirleyici konsantrasyon testleri 25 larva ile dört tekrarlı olarak kontrol edilmelidir. Bu kontrollerde larvaların ölmemesi, kullanılan larvaların yaşı ve fiziksel durumlarının yanında, deney koşulları doz-ölüm hattı test koşulları ile aynı olmasına rağmen süreklilik gösteriyorsa direnç kuvvetlenmiştir sonucuna ulaşır.
Direncin rutin olarak gözlemlenmesinde, duyarlılık doz-ölüm hattının oluşturulmasında kullanılan tüm konsantrasyonları denemek gerekli olmayıp, sadece belirleyici konsantrasyonların kullanılması yeterlidir. Bazı insektisitlerin sivrisinek larvaları için belirleyici dozları aşağıda verilmiştir.
Sivrisinek larvalarında bazı insektisitler için belirleyici dozlar (mg/lt)
Tablodaki veriler 23C’de IV. Evre larvalardan elde edilmiştir. Bu değerler pek çok larva populasyonuna uymayabilir. Burada, sadece yol gösterici olması için verilmiştir. Bu dozlar kullanılmadan önce, kullanıcı tarafından değişik koşullarda kontrol edilmelidir.
Kullanılacak insektisidin seçimi
Vektör mücadelesinde kullanılmak üzere hem larva hem de erginler için birçok kimyasal aktif madde üretilmiş ve bu aktif maddelerden çok sayıda formülasyon hazırlanmıştır. Bu kadar çok aktif madde ve formülasyon içerisinden hangisinin ya da hangilerinin mücadele bölgesinde kullanılabileceği sorusu cevap beklemektedir.
Yapılacak direnç testlerinden sağlanan veriler ışığında mücadelede kullanılacak insektisitler seçilmelidir.
Burada dikkate edilmesi gereken önemli bir konu hem kullanılacak insektiside karşı daha önce direnç oluşmamış olması hem de bu insektisidi çapraz direnç olayın nenden olmamasıdır.
Aksi takdirde, kullanılan insektisidin populasyonlar üzerindeki baskılayıcı etkisi azalacaktır.
İnsektisidin hazırlanması ve kullanımı
Belirlenen insektisidin uygun dozda hazırlanması ve uygun miktarda alana atılması önemlidir. Uygun dozda hazırlanmayan ya da uygun miktarda alana atılmayan insektisit, mücadele başarısını olumsuz yönde etkileyecektir.
Bu konuda dikkate edilmesi gereken hususlar:
a. Uygun dozda çözeltinin hazırlanması: Yapılan direnç testleri sonunda elde edilen LD50 ve LD90 dozları ile kullanılan insektisit aktif maddesi için WHO’nun önerdiği uygulama dozu göz önünde bulundurularak mücadelede kullanılacak çözelti hazırlanır.
b. Uygun miktarda çözeltinin alana atılması: Kullanılan uygulama ekipmanının özelliğine göre hazırlanan çözeltinin alana atılması konusu da titizlik isteye bir husustur.
Mücadele tipleri
İnsanoğlu yaşamının başlangıcında günümüze kadar sivrisineklerin rahatsızlık verici ve hastalık taşıyıcı etkilerinden kurutulabilmek için farklı yöntemler uygulayarak bu zararlı ile mücadele etmeye çalışmıştır.
Günümüzde uygulanan sivrisinek larva mücadele tekniklerini aşağıda verilen ana başlıklar altında toplayabiliriz:
• Biyokimyasal insektisitler kullanarak yapılan mücadele
• Biyolojik insektisitler kullanarak yapılan mücadele
• Fiziksel yapıyı değiştiren insektisitler kullanarak yapılan mücadele
• Gelişim düzenleyici insektisitler kullanarak yapılan mücadele
• Mekanik mücadele
• Kültürel mücadele
• Entegre mücadele
Biyokimyasal insektisitler kullanarak yapılan mücadele
Zararlılarla savaşımda en kısa sürede ve en etkili biçimde sonuca ulaşmayı sağlayan mücadele tipi kimyasal mücadeledir.
İnsanlar kendilerine zarar veren organizmalara karşı doğadan temin ettikleri bazı maddeleri (bitki özsuları vb.) kullanarak mücadele etmeye başlamışlardır. Sanayi ve teknolojinin gelişmesi sonucunda bu maddelerin yerini sentetik olarak üretilen maddeler alamaya başlamıştır. Bugün vektör mücadele çalışmaları, oldukça fazla sayıda sentetik aktif madde kullanılarak elde edilen pestisitlerin kullanımı ile sürdürülmektedir.
Doğal yollardan elde edilen maddelerin kullanılması hem elde edilmelerinin güçlüğü hem de oldukça pahalıya mal olmaları nedeniyle çok azdır. Oysa bu tür maddeler, doğal yaşam üzerinde, sentetiklere göre daha az zararlı etkiye sahiptir.
Günümüzde kullanılan sentetik maddeler etkili zehir olup doğada parçalanmadan uzun süre kalmaları, yeraltı sularına veya bitki bünyesine geçerek besin zinciri yoluyla yükseltgenerek birikmeleri, mücadele edilen canlı dışında kalan diğer organizmalar üzerinde de oldukça etkili olmaları gibi birçok olumsuz etkiye sahiptirler.
Biyolojik insektisitler kullanarak yapılan mücadele
Biyolojik mücadele kavramı, çevreye çok az zarar veren ya da hiç zarar vermeyen sürdürülebilir bir kontrol yöntemi olup, temelde ortamda bulunan doğal düşmanlar, bunların çoğaltılmaları ve korunmaları şeklinde üç aktivite alanı bulunmaktadır.
Sivrisinek larvasının doğal koşullarda birçok düşmanı bulunur. Birkaç gruptan biyolojik kontrol ajanı olarak faydalanılmaktadır. Ana grupları bakteri, fungus-protozoa, virüs ve nematod şeklinde sınıflandırabiliriz.
Bt H14 gibi yüksek özgüllüğe sahip olan doğal biyolojik kontrol ajanları, bu tip mücadelelerde tek başlarına, diğer predatör ajanlarla birlikte ya da entegre mücadele kapsamında kullanılmaktadır. Bt H-14’ün bir yandan hedef dışı organizmalara karşı güvenle kullanılabilmesi, diğer yandan birçok yer ve habitatta geniş spektrumlu olarak kullanılan insektisitlere karşı alternatif olması, kullanımının tavsiye edilmesini sağlamaktadır.
Fiziksel yapıyı değiştiren insektisitler kullanarak yapılan mücadele
Fiziksel yapıyı değiştiren insektisitler diğer insektisitlerin etki mekanizmasından çok farklı bir etki mekanizmasına sahip olan insektisitlerdir. Sivrisinek larvaları üzerinde toksik etki yaratarak etkili olmak yerine larvanın yaşam ortamını oluşturan suyun fiziksel özelliklerinden olan yüzey gerilimini değiştirerek larvanın yaşamsal faaliyetlerinin sınırlanması şeklindeki etki biçimleriyle yeni ve farklı bir mücadele biçimi geliştirilmesine neden olmuşlardır. Bu özelliklerinden dolayı aktif yüzey ajanı olarak da adlandırılırlar.
Bu insektisitler suyun yüzey gerilimini değiştirerek larvaların sifonlarını su dışına çıkarmalarını engeller, dolayısıyla larva hava alamaz. Ayrıca pupadan çıkan ergin, suyun yüzey gerilimi bozulduğu için su dışına çıkamaz, erginler su yüzeyine yumurtlayamaz ve yüzeydeki yumurtalar dibe çöker, su yüzeyine temas eden ergin su içerisine çekilir.
Uygulandıkları suyun yüzeyinde sıcaklık, güneş ışığı, rüzgar gibi çevre koşullarına dayanıklı olan çok ince bir film tabakası oluşturmaları yanında, suda çözünmemeleri, atmosfer-su temasını kesmeleri, su yüzeyini hızlı bir şekilde kaplamaları, etkinliklerinin kolay kontrol edilebilmesi ve doğrudan kullanıma hazır formülasyon tipleri uygulamadaki avantajları olarak sıralanabilir. Ayrıca kullanımları, sahip oldukları LD50 değeri sayesinde çevre kirliliğini önlemeleri yönünden de önem kazanmaktadır.
Gelişim düzenleyici insektisitler kullanarak yapılan mücadele
Gelişim düzenleyiciler olarak adlandırılan büyüme hormonu analogları ya da kitinaz aktivatörleri, kimyasal insektisitlerin etki şekillerinde farklı bir etki ile vektör mücadelesine yeni bir yaklaşım sunmuşlardır. Bu hormonlar vektör organizmanın larva-pupa düzenini bozarak ya da kitin sentezini engelleyerek etkili olmaktadırlar. Böcek hormonları, böceğin yaşamında önemli fonksiyonlara sahiptirler. En çok bilinenleri deri değiştirme hormonu ve gençlik hormonudur (juvenil hormon).
Böcek büyüme hormonları ve gelişim düzenleyicileri bugün sentetik olarak imal edilerek vektör mücadelesinde kullanılmaktadır. Ayrıca, larva döneminde kitin sentezini engelleyerek etkili olan ve sentetik olarak üretilen insektisitler de mevcuttur.
Böcek büyüme ve gelişim hormonları, bu özellikleri göz önüne alınarak, sivrisinek larva mücadelesinde kullanılmaktadırlar. Kullanım sırasında, habitatın su özellikleri, vejetasyon yapısı ve özellikle güneşle karşı karşıya kalma durumu hormonun etkinliği üzerinde rol oynamaktadır.
Mekanik mücadele
Mekanik mücadele olarak yaptığımız tanımlama aynı zamanda fiziksel mücadele olarak da adlandırılabilir. Burada ana amaç fiziksel altyapının düzeltilmesi yoluyla vektör canlının üreme ve beslenme habitatlarını ortadan kaldırmaktır.
Mücadele alanında yer alan ve sivrisineğin üreme habitatlarını oluşturan; toplama ve drenaj kanalları, kanaletler, kuyular, fosseptikler, havuzlar, taşkın sahaları gibi alanlarda ıslah çalışmaları yapmak, bu alanları sivrisineğin üremesine uygun olmaktan çıkarmak, bu düzenlemelerde kalıcılığı sağlamak mekanik mücadelenin temelini oluşturmaktadır. Bu amaçla halk da dahil olmak üzere, mülki ve mahalli idareler, kamu kurumları, özel sektör kuruluşları ve muhtarlıklarla koordinasyon oluşturulmalı, elde edilen destek sayesinde altyapı düzenlemeleri yapılmalıdır.
Kültürel mücadele
Kültürel mücadele, başta bölgede yaşamını sürdüren yerel halk olmak üzere, çalışanların ve uygulayıcıları eğitimi ve mücadele konusunda bilinçlendirilmesidir.
Her ne kadar yerleşmiş yaşam biçimlerinin değiştirilmesi güç ve zamana bağlı olsa bile, yine de bu amaca uygun faaliyet göstermenin, özellikle ilk ve ortaöğretime devam eden çocuklar ile tüm halkın eğitilmesi ve konu hakkında bilgilendirilmesi yararlıdır. Bu amaçla okullar, kahveler ve camilerde halkın eğitilmesi, film, broşür ve posterler hazırlanması yararlı olur.
Bu konuda mücadele alanı içerisinde yer alan mülki idare amirleri, belediyeler, muhtarlar, milli eğitim müdürleri ile koordinasyon sağlanmalı, çalışmalar bu kişilerin desteği ile yürütülmelidir. Hazırlanan görsel malzemeler konunun özünü açıklayan, oldukça basit bir dille anlatım yapan ve özellikle resim ve şekillerle desteklenmiş yapıda olmalıdır.
Entegre mücadele
Entegre mücadele, mücadelenin birden fazla yöntem kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi anlamındadır. Vektör organizmalarla entegre mücadele kimyasal, biyolojik, mekanik ve kültürel mücadele gibi farklı savaşım yöntemlerini bir arada kullanarak daha kısa sürede sonuca ulaşılmasını sağlamaktır.
Sivrisinek mücadelesi asla kısa vadeli düşünülmemelidir. Biyolojik potansiyeli yüksek bir vektör ile mücadele ancak, iyi planlanmış, bilimsel esaslara dayanan, temkinli ve geniş boyutlu entegre mücadele programlarıyla gerçekleştirilebilir. Entegre mücadele, mücadelenin yapılacağı bölgenin özelliklerine göre değişmektedir.
Entegre mücadele programlarının uygulanması bazı stratejik planlamalara ve bu planları güçlendirecek verilere bağlıdır. Mücadele planı içerisinde her bir basamak için diğer basamaklara ait planlarla uyumlu bir strateji geliştirmek en uygundur. Stratejik planların tümüyle doğru uygulanması, gerek sonuca ulaşma şansının yükselmesi ve maliyetin azalması, gerekse çevre kirlenmesinin maksimum ölçekte azalması bakımından büyük yararlar sağlamaktadır.
KARASİNEKLERLE SAVAŞIM YÖNTEMLERİ
Kültürel Savaşım : Zararlının (Karasinek) biyolojisi, yaşam biçimi ve savaşım yollarının, özellikle temel eğitimde ve değişik iletişim araçları ile halka tanıtımının sağlanması
Fiziksel (Mekanik) Savaşım : Zararlının (Karasinek) üreme ve beslenme yerlerinin ortadan kaldırılmasıdır. Karasinek kontrolü yerel yönetimlerin en büyük sorunlarından biridir. Bu sorun poşet uygulaması çöplerin gece toplanması ve çöplerin gömülmesi yoluyla çözülmeye çalışılmaktadır.
Karasinekler yumurtalarını organik atıkların (Çöp, gübre vb) içine bırakırlar. Larvalar bu atıklar içinde gelişirler. Organik atıkların mekanik olarak yok edilmesi Karasineklerin kesinlikle üremesini önleyecektir. Organik atıkların en basit yok edilmesi üzerlerinin toprakla örtülmesidir.
Kapalı Alanda Mekanik Mücadelede:
Kapalı alan içindeki kırık, dökük ve çatlak yerleri onarmak,
Dolap içlerinde ve açıkta yiyecek ve kirli boş kapları açıkta bırakmamak,
Çöp kovalarını muntazam dökmek ve içlerinde uzun süreli çöp bırakmamak çöpleri naylon torbada toplamak,
Kapı ve pencerelere sineklik takmak,
Biyolojik Savaşım :
Ekosistemde her canlının mutlaka bir ya da daha çok düşmanı mevcuttur. Karasineklerle beslenen predatörler (doğal düşmanlar) de besin zincirinde yer almaktadır. Bu düşmanların yaşama şansları engellenmezse, karasinek popülasyonunu dengede tutabilirler. (Predatörlere örnek olarak: kuşlar, örümcekler, arılar vb. verilebilir.
Kimyasal Savaşım :
Karasineklerin kontrolünde kimyasal savaşım en son düşünülmelidir. Mutlaka kullanılması gerekiyorsa yerinde zamanında ve yeterli miktarda olmalıdır. Kimyasal savaşım insektisit (Böcek öldürücü) adını verdiğimiz kimyasal maddeler kullanılarak yapılan savaşımdır. Halk Sağlığı açısından önem taşıyan bizlerle yakın temasta olan gerek kan emerek ve gerekse mekanik yolla (ağız oluşumları ve ayakları) ile önemli hastalıkların taşınmasında rol oynayan karasinek vs. insektleri (böcekleri) öldürmek, bayıltmak ve kaçırmak amacıyla kullandığımız kimyevi maddelere “insektisit” denir.
İnsektisitler Tarımsal alanda ve Veteriner Hekimlikte’de kullanılır.
Kısa zamanda etkin ve kesin sonuç sağladıklarından kullanımları kaçınılmazdır ve günümüzde en çok kullanılan savaş yöntemi konumundadır. Ancak kullanılan maddeler böceklerin yanı sıra diğer canlılarıda etkilediğinden BİOSİT (canlı öldürücü) özelliği gösterdiğinden çok dikkatli kullanılması gereklidir. Toksik Maddelerdir.
Bunlar vücuda üç yolla girerler :
1. Sindirim yoluyla (ağızdan alma)
2. Solunum yoluyla (toz – duman)
3. Deri yoluyla (Kontakt)
İnsektisitlerin bilinçsiz kullanımı zehirlenmelere, Çevre kirliliğine, insektlerin (Böceklerin) direnç kazanmasına (ilaçtan etkilenmeme) ve ekonomik kayba neden olmaktadır.
Kimyasal Savaşım
5 Temel Öğeyi Kapsar :
1- Hedef Alan (Karasineklerin bulundukları, gelişip çoğaldıkları, beslendikleri alanlar)
2- İnsektisitler (Karasineklerle mücadelede kullanılan insektisit çeşitlerini kapsar. Kural olarakta Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sınıflandırılan ve önerilen insektisitler kullanılmalıdır.)
3-Uygulama işlemleri (Çevreye, insan ve diğer canlılara zarar vermeyecek veya en az sakıncalı, en etkin ve ekonomik uygulama yöntemi seçilmelidir.)
4-Uygulama Dönemleri (Karasinek hayat evrelerine, pestisit uygulama sıklığına, formülasyon çeşidine, uygulama alanın durumuna, iklim koşullarına göre değişir.)
5-Önlemler (Uygulayıcıların ve hedef dışı canlıların pestisitlerin zararlı etkilerinden korunması amacıyla yapılan faaliyetleri kapsar.)
İnsektisitler Karasinek Savaşımında iki şekilde kullanılabilir.
a) Üreme alanlarında Larva kontrolü
b) Dinlenme alanlarının kalıcı ilaçlanması
Her iki uygulamada da uygulama dozu ve yöntemine çok iyi uyulması gerekir.
Karasineklerle kimyasal savaşımda temel ilke hem ergin hem de larvalara karşı aynı anda ilaçlama yapılmasıdır. Larvalarla Savaşım yapmadan yalnızca erginleri kontrol etmeye çalışmak yeterli olmamaktadır.
Karasinekler gündüz hareketli gece ise dinlenme durumundadır. Gece saatlerinde yapılacak bir ilaçlama yeterli etkiyi sağlamaz. İlaç uygulaması sineklerin hareketli olduğu gündüz saatlerinde yapılmalıdır. İlaçlamalar az miktarda ilaç kullanılarak fakat sık sık yapılmalı.
Rüzgarı arkaya alarak yapılan ilaçlamada daha geniş bir alanı ilaçlamak mümkündür. Bu yöntemde uçmakta olan sineklere ulaşmak daha kolay olur. İlaçlamalar belli aralıklarla tekrarlanmalıdır. Örneğin; çöplüklere her gün yeni çöp getirildiğinden ilaçlamalarda her 10 günde bir ya da iki haftada bir belli aralıklarla tekrarlanmalıdır.
Karasineklerle Kimyasal Savaşımda Kullanılan İnsektisitlerin Seçiminde Ve Kullanımında Uyulması Gereken Temel Noktalar Şunlardır:
-Ürünün (Halk sağlığı alanında kullanıma uygun) kesinlikle SAĞLIK BAKANLIĞI’ndan ruhsatlı olması,
-Ürünün içerdiği aktif maddenin yöresel populasyonlarda biyolojik etkinlik ve dirençlilik seviyelerinin belirlenmiş olması,
-İnsektisit uygulanan yerin kapı ve pencereleri belli bir süre iyice kapatılmalı bu süre sonunda iyice havalandırılmalı
-Uygulayıcı eğitilmeli,
-Koruyucu önlemler alınmalı,
-Ambalajı bozuk ürünler satın alınmamalı, ürün üzerindeki etiket bilgileri eksiksiz ve okunur olmalı,
-Uygulayıcılar tulum, şapka, çizme, eldiven, maske gibi koruyucu malzemeleri mutlaka kullanmalı,
– Tarım zararlılarına karşı kullanılan insektisitler asla halk sağlığı amaçlı kullanılmamalı,
– Uygulama yapılırken yemek yenmemeli, sigara içilmemeli ve en küçük bir bulaşmada bulaşık yerler hemen su ve sabunla yıkanmalı,
– Uygulama öncesi ürün üzerindeki etiket iyice incelenmeli, ilacın dozu önerilen oranda ve hedef zararlıya uygun zamanda uygulanmalı,
– Uygulama uygun hava koşullarında, rüzgarsız, yağışsız havada ve etikette önerilen saatlerde yapılmalı,
– İnsektisit atıkları kuyu ve kanal ile diğer su kaynaklarına göl ve göletlere dökülmemeli ve bulaştırılmamalı,
– Uygulama bittikten sonra artan ürünler derhal ortamdan uzaklaştırılmalı, kullanılan alet ve ekipmanlar temizlenmeli, koruyucu elbiseler değiştirilip yıkanmalı, uygulayıcılar su ve sabunla temizlenmeli,
– Boş ürün kapları açığa atılmamalı yakarak veya imha edilmeli,
– Ürünler, çocuklar ve hayvanların yetişemeyecekleri ve bulaşamayacakları şekilde saklanmalı, besin maddeleri ile aynı yerde taşınmamalı ve depolanmamalı,
– Uygulamaların BOŞ KAPALI ALAN’da yapılması, (Kapalı Alanlarda)
– Etiketteki kullanım Talimatına uygun uygulama yapılmalı,
– Uygulama alanlarına, Ekipmanlara, seyrelticilere ve seyreltme uygulama oranlarına, uyulmalı,
– Uygulama oranı sonucunda düşen dozun WHO’ya uygun olup olmadığı kontrol edilmeli.
– Kapalı alan uygulamasında pülverizatör denilen cihaz kullanılmalı
Sivrisineklere;Karasineklere karşı mücadelenin en önemli koşulu, mücadele programının planlanması ve bu program için gerekli organizasyonun kurulmasıdır.
Planlama ve orgnizasyonun başarılı bir şekilde yürütülmesi;
• mücadele yapılacak alanın sınırlarının harita üzerinde belirlenmesi
• sivrisinek larva ve ergin habitatlarının ,Karasinek biyotoplarının ayrıntılı haritalandırılması
• örnek çalışma alanlarının seçilmei
• uygun mücadele yönteminin belirlenmesi
• uygun Larvasitlerin/insektisitlerin ya da diğer mücadele ajanlarının belirlenmesi
• gerekli olan araç, gereç ve personel ihtiyacının tespit edilmesi
• uygulama zamanlamasının ve iş planının oluşturulabilmesine bağlıdır.
Tüm bu işlemlerin ideal ölçülerde yapılabilmesi için mücadele çalışmaları öncesi ekibin bilgilendirilmesi ve bazı temel konuların sistematik bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Entomolojik çalışmalar larva mücadelesi için yapılacak olan operasyonların planlanması ve geliştirilmesi için önemli bileşenlerden bir tanesi olmanın yanında, aynı zamanda larva mücadele operasyonlarının etkinliğini belirleyen faktörlerden biridir.
Larva mücadelesi üreme alanlarının azaltılmasının yanında, biyolojik ve kimyasal kimyasal kontrol gibi çeşitli aktivasyonlarla gerçekleştirilir.
Entomolojik aktivitelerin genel çerçevesi, temel olarak larvasit uygulamalarının değerlendirilmesini içermekle birlikte, aynı zamanda diğer kontrol yöntemlerinin birçoğunun da değerlendirmelere adapte edilmesini sağlar.
Bu bölümde, larva mücadelesi proramlarının değerlendirilmesinde ortaya konan tekniklerin çerçevesi ve bazı temel prensipler, öneri prosedürü içinde sunulacaktır. Sunulan önerilerin, mücadele bölgesindeki yerel koşullara göre değiştirilebilme özelliği bulunmaktadır.
Larva mücadele operasyonlarının planlanması ve değerlendirilmesi için entomolojik aktivitelerin genel hatları
Larva mücadelesi uygulamalarında ihtiyaç duyulan entomolojik aktiviteler, belirlenen istasyonlarda ergin ve larvaların düzenli olarak örneklenmesiyle populasyon yoğunluğunun belirlenmesi ve temele verilerin toplanmasını sağlar.
Bu temel bilgiler, vektör yoğunluğunun mevsimsel değişimini gösterir. Ayrıca uygulama öncesi dönemde, kullanılmak üzere önerilmiş olan larvasitlerin sıklığı ve dozunun belirlenmesine yönelik alan uygulamaları da yapılabilir. İnsektisitlerin uygulanması için toplanan veriler ile etkinlik derecelerinin değerlendirilmesini, entomolojik araştırma sonuçlarıyla gerçekleştirebiliriz.
Entomolojik aktivitelerin hedefleri, genişliği ve bu aktivitelerin yapılması için gerekli olan işlemler şunlardır:
a. Uygulama öncesi aktiviteler.
Ön araştırmalar:
Amaç: Larva mücadele operasyonlarının ve entomolojik aktivitelerin planlanması için temel bilgilerin sağlanması.
Zamanlama ve süre: Ön araştırmalar, vektörün yoğun olduğu mevsimlerde ve alanda farklı ekolojik koşulların varlığına göre yapılmalı, 1-3 ay içersinde tamamlanmalıdır.
İşlemler: Yapılacak ilk işlemler:
i. Mevsimsel iklim değişikliklerini içeren çevresel koşulların belirlenmesi.
ii. Sivrisinek türlerinin tepit edilmesi.
iii. Üreme-gelişme habitatları, ergin öncesi dönem süresi gibi ekolojik özelliklerin belirlenmesi
İkinci basamak, ergin ve larva üzerine araştırmaların yürütülmesidir:
i. Üreme habitatları ve özelliklerinin fiziksel özelliklerine göre sınıflandırılması.
ii. Baz larva üreme ve gelişme habitatlarının kalıcılık durumlarının belirlenmesi.
Belirleyici (yönlendirilmiş) gözlemler:
Amaç: Larva ve ergin yoğunluğu, larvaların insektisit duyarlılığı ve çevresel koşulların etkisinin araştırılması ve bu sonuçlar üzerine temele veri tabanının kurulması.
Zamanlama ve süre: larva gözlemleri yıl boyunca tekrarlanmalıdır.
İşlemler: yönlendirilmiş gözlemler indikatör alanlar ile larva mücadele alanlarında ve farklı ekolojik özelliğe sahip yerlerdeki populasyonlar üzerinde sürdürülmelidir.
i. Belirlenmiş örnekleme istasyonlarının ve indikatör birimlerin kurulması.
ii. Vektörlerin duyarlılık seviyeleri için kurulan veritabanı.
b. Larva mücadele operasyonlarında entomolojik değerlendirmeler.
Amaç: Azaltılan vektör yoğunluğunda larva mücadele operasyonlarının etkisini araştırmak. Entomolokij parametreler, operasyonun etkisini belirlemeyi sağlar.
Belirleyici gözlemler:
Zamanlama ve süre: Veri tabanı gözlemleri tamamlanarak larva mücadelesi operasyonlarına başlandığında, larva ve ergin kontrolü mevsim boyunca yapılmalıdır. Doğal olarak, bu gözlemler her larvasit değişiminde yeniden aktive edilmelidir.
İşlemler:
i. Larva gözlemleri için işlemler: Buradaki özel amaç, farklı ekolojik koşullar altında, larva populasyonlarının yoğunluğu üzerine, yapılan uygulamanın sıklığı ve dozunun etkisini belirlemektr. Bunun için belirleyici gözlemler, belirlenmiş larva örnekleme istasyonlarında, aynı standart örnekleme teknikleri kullanılarak yapılmalıdır. İlaçlamadan bir gün önce, larva kontrolü yapılmalı ve 2-3. evre ya da 4. evre erken dönemlerine rastlanırsa operasyon başlatılmalıdır.
ii. Ergin gözlemleri için işlemler: Özel amaç, ergin vektör yoğunluğu üzerine, larva mücadelesinin etkisini belirlemektir. Larva mücadelesi, larva yoğunluğunu azaltırken, ergin yoğunluğun da ikincil olark etkilemektedir. Yani ikisi arasında doğrusal bir ilişki vardır. Belirleyici birimlerdeki ergin vektör populasyonları üzerine yönlendirilmiş araştırmalar, erginlerin zarar önem seviyesinin belirlenmesine bağlı olarak insektisit uygulama sıklığını ve ideal uygulama dozlarını belirler.
Nokta kontrol:
Amaç: Belirlenmiş örnekleme istasyonlarında (nokta kontrol alanlarında) yapılan yönlendirilmiş gözlemler, uygulama dozu ve sıklığı belirlenmiş olan larvasitin etkisinin belirlemek için kullanılır. Nokta kontrol sadece indikatör alanlarda değil, alanın çok büyük bir bölümünde de operasyonun etkisini denetler. Ayrıca nokta kontrol, bazı mesimlerde oluşan ekstrem koşulların uygulama üzerine olan olumsuz etkilerini ortaya çıkarmayı da amaça ednimiştir.
Zamanlama ve süre: Nokta kontrol, larva mücadele operasyonları başladaığında devreye girer. İndikatör alanların sayısı sonraki yıllarda azaltılır. Bu kontroller, larva mücadele operasyonları byunca yürütülür.
İşlemler: Larva üreme ve gelişme habitatlarının haricindeki nokta kontrol işlemlerinde, ergin araştırmaları da sürdürülür. Ergin araştırmaları, nokta kontrol alanlarında ağız aspiratörü, ışık tuzakları ya da diğer pratik teknikler kullanılarak yapılamlıdır. Larva kontrolü için seçilmiş her bir üreme alanında dip kepçeleri ile 10 batım birimi üzerinden yapılır.
Tüm kontrol çalışmalarının genel amacı, alanın tümünde ideal sonuçları yakalayıncaya kadar mümkün olduğunca fazla örnekleme yapmaktır. Kontrol çalışmaları, her operasyon biriminde larvisit uygulama takviminin iyi bir şekilde işlemesini sağlar. Ergin araştırmaları, larva örnekleme alanlarının çevresinde yürütülür.
c. Kaydedilen, özetlenen ve yorumlanan veriler.
Kaydedilmesi gereken bilgiler:
Ön araştırmalarda: Ön araştırmalar belirlenmiş örnekleme ünitelerinde yapılmalıdır.
i. Alanın tanımlanması: Alan farklı ekolojik zonlara ayrılmalı ve elde edilen bilgiler üreme alanlarının coğrafi organizasyonu için kullanılmalıdır.
ii. İklimsel koşullar: Meteorolojiden son 10 yıllık veri sağlanabilir. Ayrıca ekip sıcaklık, nem, rüzgar, yağış vb kayıtları günlük olarak kaydetmelidir. Çalışma sırasında, üreme alanlarındaki ya da makroklimadaki bazı özel değişmeler ekip tarafından mutlaka kaydedilmelidir.
iii. Üreme alanlarının biyolojik ve fiziksel koşullarının tanımlanması:
– Üreme alanı tipi; kalıcı, yarı kalıcı ya da geçici olup olmamasına göre,
– Vejetasyon tipi, büyüme derecesi ve vejetasyonun bulunup bulunmamasına göre,
– Gölgeli olup olmamasına göre,
– Tuzluluk ve kirlilik durumların göre.
iv. Batım miktarı: Yapılan 10 batım kaydedilmelidir.
v Erginlerin barınak gözlemlerinin yapılması, farklı tiplerinin tanımlanması:
Yönlendirilmiş gözlemlerde: Örnekleme istasyonlarında, tüm gözlemler boyunca, en az 10 batım standart hale getirilmelidir. Benzer şekilde, gündüz dinlenme barınakları da çalışmaların başlangıcında belirlenmelidir. İklimsel veriler düzenli olarak toplanmalıdır.
Nokta kontrollerinde: Üreme alanlarının özelliklerinin belirlenmesi için yapılan hızlı incelemelerde, incelenen üreme alanı larva için uygunsa, yani pozitif ise kaydedilmelidir.
Verilerin özetlenmesi: Yönlendirilmiş gözlemlerin ve nokta kontrol çalışmalarının verileri bölünerek özetlenmelidir. Sivrisinek larva yoğunluğu:
i. Örnekler alandaki her sivrisinek türü için 1. ve 2. evre, 3. ve 4. evre ve pupa olarak sınıflandırılmalıdır.
ii. 3. ve . evre larva yoğunluk indeksi, her 10 batımlık birim için ortalama sayıyı verecek şekilde hesplanmalıdır.
Verilerin yorumlanması: Entomolojik parametrelerin ileri değerlendirilmeleri için verilerin tümü iklimsel verilerle birlikte larvalar için haftalık, erginler için dört ecelik periyotlarda grafiklenmelidir. Mevsimsel değişimler için verilerin aylık ortalamalar şeklinde yorumlanmasında da yarar vardır.
d. Organizasyonun genel görüntüsü.
Personel tasarımı: Larva mücadele operasyonlarında entomolojik aktivitelerin yürütülmesi için gerekli olan personel aşağıda belirtilen hususlara göre tasarlanmalıdır:
i. Operasyon alanının büyüklüğü.
ii. Üreme alanlarının sayısı ve yüzey alanı.
iii. Üreme alanlarının alana dağılımı ve personelin bu alanlara ulaşımı.
Ulaşım: Operasyonlar sırasında, alanın özelliklerine bağlı olarak ekibin ideal şartlarda hareket kabiliyeti çin gerekli olan ulaşım imkanlarının sağlanması gerekir.
Ekipman desteği:
– Larva örneklemesi için kit.
– Ergin örneklemesi için kit.
– Larva duyarlılık testleri için WHO standart kiti.
– Ergin duyarlılık testleri için WHO standart kiti.
– Laboratuar ekipmanı ile larva ve ergin eğitimi üzerine kaynaklar.
e. Biyolojik Larvasitlerle yapılan uygulamaların entomolojik değerlendirilmesi.
Amaç: larva mücadelesinde kullanılan ya da kullanılması planlanan insektisitlerin formülasyonları, dozları ve uygulama sıklıkları ile ilgili bilgileri, küçük ölçekli yerel uygulama sonuçlarından sağlamak.
Zamanlama ve süre: Uygulama öncesi planlama için duyarlılık testleri yapılmalı ve buı testlere mevsimsel olarak devam edilmelidir.
İşlemler: Duyarlılık testleri mutlaka ilaçlama alanlarının dışında bulunan ilaçlanmamış alanlardan toplanan larva ve ergin örnekleriyle yapılmalıdır.
Uygulama öncesi araştırmalar: Uygulama alanında belirlenmiş örnekleme istasyonlarında, standart batım birimi üzerinden yapılan çalışmalar, tüm alandaki üreme alanlarını birbiri ile karşılaştırmayı sağlar.
Uygulama sonrası gözlemler: Larvasit uygulamasından sonra, belirlenmiş örnekleme istasyonlarında aşağıdaki yöntemler uygulanmalıdır:
i. Uygulanan larvasit etkisinin belirlenebilmesi için, uygulamadan bir gün sonra üreme alanlarının her tipinde örnekemeler yapılmalıdır.
ii. İki uygulama arasındaki günlerde, larvasitin kalıcılığının ölçülesi için örneklemelere devam edilmelidir.
iii. Aynı incelemeler, karşılaştırma amacıyla başka bir alanda da yürütülmelidir.
Bu tip çalışmalar, kullanılan insektisitin uygulama sonrasındaki etkisini ortaya çıkardığı ve kalıcılık değerleri bakımından insektisitler arasında karşılaştırma olanağı sağladığı için oldukça önemlidir.
Larva örneklemesinde temel yöntem ve teknikler:
Örnekleme tekniklerinin ana amacı az zaman ve para harcanması için en yüksek bilginin sağlanmasıdır. İdeal örneklemelerden elde edilen populasyon büyüklüğü tahminlerinin standart hatası ±2 dolaylarında olmalıdır.
Düşük standart hata oranını elde etmek için çok sayıda örnekleme yapmak gerekmektedir.
Entomolojik örnekleme teknikleri, yeterli personel ve başarılı bir yönetim olduğu zaman tatminkar sonuçlar vermektedir. Çevresel değişikliklerin etkisi altındaki örnekleme tekniklerinin etkinliğinde oluşan çeşitliliğin bir bölümü, bazı lojistik problemlerle personel ve yönetim kademelerinde oluşan bazı hatalardan kaynaklanmaktadır. Buna rağmen örnekleme teknikleri ilaçlanmamış alanlarda uygulandığında ya da operasyondan sonra vektör yoğunluğu ilk düzeyine geldiği zaman yapıldığından oldukça verimlidir.
Larva örnekleme tekniklerine genele bakış:
Bu kısımda, sucul habitatlarda larva örnekleme teknikleri için temel bazı kavramlar ve bazı habitatlarda yapılması gerekli işlemler kısaca sunulacaktır.
Larva örneklemesinde, öncelikle larva mücadelesi yapılacak alanda;
– tüm habitat tiplerinin sınıflandırılması,
– habitat tiplerinin sayısının bulunması,
– bu habitatların kalıcı-yarı kalıcı-geçici habitatlar olarak ayrılması,
– habitatın fizikokimyasal özelliklerinin belirlenmesi,
– fiziksel özelliklerin periyodik olarak takip edilmesi
Sonuçta;
Çalışmaların işlendiği larva habitat dağılım haritasının oluşturulması gerekmektedir.
Larva örneklemesinin amaçları:
a. Farklı sivrisinek türlerinin üreme habitatlarının belirlenmesi,
b. Türün coğrafi dağılımının belirlenmesi,
c. Aktif üreme alanlarının tespit edilmesi,
d. Sivrisinek sucul evrelerinin gelişim dinamiğinin değerlendirilmesi,
e. Larva mücadelesinin larva yoğunluğu üzerine etkisinin belirlenmesi,
f. Ergin mücadelesinin larva yoğunluğu üzerine etkisinin belirlenmesi,
g. Biyolojik incelemeler ya da sistematik çalışmalar için laboratuar kolonilerinin oluşturulması.
Larva örnekleme işlemleri:
a. Larvalar, üreme alanlarında rasgele bir şekilde dağılmaz ve genellikle bazı bölgelerde yoğunlaşırlar. Bu yüzden, üreme alanının tümünde örnekleme yapmak zordur.
b. Üreme alanları değişik büyüklük, şekil ve yüzey alanına sahiptirler. Mevsimsel olarak da değişiklik gösterirler. Bundan dolayı her bir üreme alanında yıl boyunca belirlenmiş bir standart yüzey alanı bulunmaz. Bunun yanında, üreme alanının vejetasyonu da mevsimsel olarak değişebilir.
c. Değişik sivrisinek türlerinin, larva evrelerinin su içindeki hareketleri birbirinden farklıdır. Bu yüzden, personelin larva hareketleri üzerine iyi bir şekilde eğitilmesinde yarar vardır.
Larva yoğunluk örneklemesi, göreceli yoğunluğu yaklaşık olarak tahmin etmek için yapılır. Bunun için yılın farklı zamanlarında ve farklı yerlerde göreceli larva yoğunluğu belirlenmelidir. Bu, örnekleme metodunu mümkün olduğu kadar standart hale getirir.
Yukarıdaki açıklamalar göre, örneklemelerde şna dikkat edilmelidir:
a. Örnekleme, üreme alanlarında larvaların daha çok bulunduğu yerlerde yapılmalıdır. Yüksek larva yoğunluğu içeren bu alanlar, belirlenmiş istasyonlar olarak seçilebilir.
b. Yerel şartlara bağlı olarak, küçük su odaklarında örnekleme yapmak için küçük kepçeler, büyük örneklemeler içinse standart dip kepçeleri kullanılmalıdır.
Tecrübelere göre larva yoğunluğuna bağlı olarak her bir belirlenmiş örnekleme istasyonunda 10 batım ya da katları (en fazla 3 atı) kadar yapılan örnekleme standart olacaktır.
Larva örnekleme yöntemleri
Larva örneklemesi için genellikle batımlama, tuzaklama ve pipetleme şeklinde 3 temel yöntem kullanılır. Bu yöntemlerin her biri farklı üreme alanlarında, üreme alanlarının tipine göre kullanılabilir.
a. Batımlama: Bu örneklemede kullanılan alet, üreme alanının tipine ve büyüklüğüne göre uyarlanır.
i. Bataklık, pirinç tarlası, akarsu a da göllerde larva toplamak için çukur kaplar kullanılır.
ii. Tavalar üreme alanının üst kısmı için uygundur.
iii. 25 cm çapında, çemberden yapılmış, uzun bir tutma kısmı olan ve naylon bezle evrilmiş paletler, her tip üreme habitatından larva ve ergin toplamak için kullanılır.
iv. 5-10 cm çaplı kepçeler küçük habitatlar ve ağaç oyuklarında kullanılır.
b. Tuzaklama: Bu yöntemde lavalar tuzak yardımıyla, kuyu ya da nehir kenarı gibi yerlerde su yüzeyinden süpürülerek toplanır.
c. Pipetleme: Küçük pipetler larva üreme alanlarının yüzeyinde doğrudan toplamada kullanılır.
Arazi örneklerinden elde edilen larvalar, bazı incelemelerin yapılması, tür belirleme çalışmaları ile saklama örneği oluşturmak için laboratuara götürülür ve işleme konurlar.
Sonuçların değerlendirilmesi:
Elde edilen bütün veriler değerlendirilir ve sonuçta oluşturulan mücadele planı uygulamaya konur.
Mücadele sonrasında da sürekli ölçümler yapılması ve bu ölçümlerin değerlendirilmesi gerekir. Değerlendirmede, bütün verilerin bir arada ele alınmasına özellikle dikkat edilmelidir. Çünkü mücadele planı ve sonuçta mücadele çalışması, bütün verilerin bileşenidir.
Mücadele sırasında alınan veriler süreklilik göstermeli ve elde edilen sonuçların incelenmesi neticesinde gerekirse planda değişiklikler yapılmalıdır. Bu durum planlama aşamasında göz önünde bulundurularak planın buna uygun tasarlanması gerekir.
İzleme sisteminin kurulması ve çalıştırılması
Kurulan bir bilgisayar sistemi aracılığı ile toplanan bütün veriler kaydedilmeli ve değerlendirilmelidir. Kurulacak böyle bir sistem sayesinde, mücadele çalışmaları sırasında ve sonrasında bölgeye tümüyle hakim olunabilir.
Bu tür bir sistemin çalıştırılmasında en önemli öğeler;
– Yerinde ve zamanında örneklemeler yapmak,
– Elde edilen tüm verileri içeren bir bilgi bankası oluşturmak,
– Sürekliliği sağlamaktır.
Aksi takdirde, sistemin işlemesinde oluşacak aksaklıklar çok kısa sürede kendini gösterir.
B. MÜCAELE İŞLEMLERİ:
Planlama ve Uygulama Aktiviteleri
Bu bölümde sivrisineklere karşı yapılacak bir mücadele uygulamasında, yapılması gerekenler sistematik bir dizilim içerisinde sırasıyla açıklanmaktadır.
Uygulama öncesi planlama:
Vektör mücadelesine başlamadan önce yapılması gerekenler bu başlıkta toplanmıştır. Bu nedenle, ön çalışmalar olarak da adlandırılabilir. Hangi tür vektör ile mücadele edilirse edilsin böyle bir ön çalışmaya gereksinim vardır:
a. Habitatların belirlenmesi: Sivrisineklerin yaşam döngülerindeki evreler göz önüne alınarak, farklı yaşam evrelerindeki habitatların belirlenmesi gerekir. Bilindiği gibi sivrisineğin yaşamında yumurta, larva ve pupa evreleri sucul habitatlarda, ergin evresi ise karasal habitatlarda geçer.
b. Haritaların incelenmesi ve işlenmesi: Mücadele bölgesinin ayrıntılı yapısını gösteren haritalar temin edilmeli ve bölgedeki sivrisinek larva ve ergin habitatları kodlanarak bu haritaya işaretlenmelidir. Mümkünse küçük ölçekli haritalar üzerinde (1/1000) farklı renk veya taramalar kullanılarak habitatlar işaretlenmelidir. İşaretlemede, alanda aktif olan habitatlar ile gelecekte aktif olabilecek potansiyel habitatlar ayrı ayrı işaretlenmeli, gerekli görüldüğü takdirde buralardaki mücadele tipi de harita üzerinde gösterilmelidir. Uygulamacılar, mücadele anında alanı gözden geçirir ve gelişmeleri harita üzerinde belirtirler. Haritalama işlemi oldukça karmaşık bir işlemdir. Bunu basite indirgemek için çeşitli yollar denenebilir. En basit ve kullanışlı olanı mücadele alanını alt kısımlara ayırmaktır.
c. Uygulama şeklinin (larva/ergin) belirlenmesi: Haritalama işleminden sonra, uygulama şeklinin belirlenmesi gerekir. Larva mücadelesinde hangi habitatlarda granül veya sprey şeklinde larvasit uygulanacağı tespit edilmeli, yine ergin habitatlarında da kalıcı ve düşürücü uygulamaların nerelerde yapılacağı belirlenmelidir. Gerekli görüldüğü takdirde her uygulama tipi için ayrı bir haritalama yapılmalıdır.
d. Uygulama yapılacak hedef organizmanın alandaki biyolojik döngüsünün incelenmesi: Mücadelede hedef olan organizmanın alandaki habitatları incelenerek biyolojik döngüsü ortaya çıkarılabilir. Bu amaçla yapılacak örneklemelerden elde edilen verilerden hareket edilerek, iklimsel koşullar da göz önünde bulundurularak, canlının hangi habitatta yaşamının hangi döneminde olduğu belirlenir. Böyle bir uygulama, mücadele sırasında uygulayıcıya alan populasyon dinamiğine hakim olabilme şansı tanır. Uygulayıcı bu verilere dayanarak hangi dönemlerde yoğun yumurtlama olabileceğini, larva mücadelesinin zamanını, ergin çıkışı ve mücadele zamanını tahmin edebilir. Burada en önemli konu, su ve hava sıcaklığı, nem, yağış, rüzgar gibi iklimsel verilerin çok dikkatlice takip edilmesidir.
e. Uygulama takviminin belirlenmesi: Yukarıda sayılan dört maddenin gerektirdiği koşular yerine getirildikten sonra uygulama takviminin oluşturulmasına geçilebilir. Ancak, burada göz önünde bulundurulması gereken, kullanılacak insektisit ve onun özellikleridir. Uygulama takvimi belirlenirken, kullanılacak insektisit seçilmiş olmalıdır. Çünkü, insektisidin doğadaki kalıcılık süresi uygulama takvimi ile yakından ilgilidir.
Uygulama takvimi, populasyonda oluşabilecek ani artışlar karşısında yeni düzenlemeler yapabilmeye olanak sağlayacak şekilde esnek bir yapıya sahip olmalıdır. Mücadele alanında yapılacak sürekli örneklemeler, populasyon yoğunluğu ile mücadelenin etki derecesi hakkında fikir sahibi olmamızı sağlayacaktır.
Sivrisinek savaşımında temel ilkelerden biri hem ergin hem de larva mücadelesinin aynı anda yapılmasını sağlamaktır. Bu şekilde bir mücadelede erginlerin yumurtlamaları önlenmiş olurken, larvaların da erginleşmeleri önlenecektir.
Larva uygulamalarında kullanılan ekipmanlar
Larva mücadelesinde kullanılan granül formülasyonlar tozlayıcılar ile alana atılabildiği gibi pulvarizatörler ve hava spreyleme araçlarından da yararlanılabilmektedir.
.
Direnç Testleri
Vektör mücadelesinde en önemli konulardan biri kullanılacak insektisidin seçimidir. İnsektisidin hedef canlı üzerindeki etkisi, mücadelenin başarısı ile doğrudan ilgilidir. Bu nedenle, mücadelede kullanılacak insektisitler seçilirken çok dikkatli olunmalı ve gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra karar verilmelidir. Bunu sağlıklı bir şekilde başarabilmenin yolu direnç testleri yaparak bir sonuca ulaşmaktan geçer. Direnç testlerinin hangi kriterler dikkate alınarak yapılması gerektiği ve nasıl sonuca ulaşılabileceği bu bölümde verilmektedir.
a) Mücadele bölgesinde daha önce kullanılan insektisit aktif maddelerinin belirlenmesi:
Bölgede yapılacak uygulama öncesinde gerek vektör kontrolünde (özellikle sivrisinek ve karasinek için), gerekse tarımsal amaçlı olarak kullanılan insektisitlerin ve kullanılma sürelerinin belirlenmesi gerekir. Halk sağlığı grubundan ilaçlar olmasa bile aynı aktif maddelerden üretilmeleri nedeniyle tarım ilaçlarının da önemi büyüktür.
Eğer alanda daha önce vektör kontrolünde kullanılan insektisitler varsa bunlara karşı ne düzeyde direnç oluştuğunu tespit etmek gerekir.
Şu unutulmamalıdır ki direnç kazanılmış bir aktif maddeyi içeren insektisit ile yapılacak mücadele hem başarısız olacak hem de ekonomik açıdan ve zaman açısından büyük kayba neden olacaktır. Yani bu tür bir uygulama başlangıçta başarısızlığı kabullenme anlamına gelecektir.
b) Belirlenen aktif maddelere karşı populasyonlarda direnç durumunun saptanması:
Daha önce kullanılan insektisitlerin uygulama bölgesindeki sivrisinek populasyonları üzerinde oluşturduğu etkiyi tespit etmek amacıyla direnç testleri yapmak gerekir. Sonuçta elde edilen LD50, LC50 ve KT50 değerleri alandaki populasyonların bu insektisitlere karşı direnç durumları hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlayacaktır.
Bir insektisidin belirli bir vektöre karşı öldürücü gücü LD50 ya da öldürücü doz (letal doz) birimi ile ifade edilir yani LD50 değeri populasyonun %50’sini öldüren doz demektir. Bir insektisidin LD50 değeri ne kadar küçükse öldürücü gücü yani toksisitesi o kadar yüksektir.
Aynı şekilde bir insektisidin larvalara etkisi LC50 ya da öldürücü yoğunluk (letal konsantrasyon) değeri ile ifade edilir. Bu değer sivrisinek larvalarını değişik yoğunluktaki ilaç çözeltisinin içerisinde tutarak larvaların %50’sinin öldüğü yoğunluk olarak saptanır.
Kullanılan insektisitlere karşı larva direncinin saptanmasında duyarlılık testleri yapılır. Böylece larva populasyonundaki direnç çabuk ortaya çıkarılır. Sonuçta söz konusu insektisidin eklenen etkiyi gösterdiği durumlarda işe yarayacak alternatif kontrol planları zaman içerisinde yapılabilir.
Larva populasyonunun direncini araştırırken iki yaklaşım söz konusudur.
1. Normal bir populasyonun duyarlılık seviyesinin belirlenmesi gerekir. Burada normalden kasıt, hiçbir zaman ilaçlamaya maruz kalmamış ve bünyesinde direnç genlerinin az bulunduğu bir populasyondur. Böyle bir populasyonun bir seri farklı ilaç konsantrasyonu ile karşı karşıya kalması, konsantrasyonun logaritması ve ölüm oranları arasında doğrudan bir ilişki oluşturabilir. Böyle bir veriden ortaya çıkarak ve bilinenlere dayanarak, hassas bir populasyonun tüm bireylerini öldürebilecek konsantrasyon tahmin edilebilir.
2. Üzerinde ilaç seçimi yapılan populasyonun teşhis edici doz ile sıkça karşı karşıya kalması, anormal derecede dayanıklı bireylerin ortaya çıkmasını ve frekanslarındaki değişimlerin gözlenmesini sağlayabilir.
Sivrisinek larvalarının insektisitlere karşı direnç durumlarının saptanmasında doz ölüm hattı oluşturulur. Bu amaçla bir grup larva farklı konsantrasyonlara maruz bırakılır ve her konsantrasyonda gerçekleşen 24 saatlik ölüm oranı logaritmik probit kağıdı üzerinde gösterilerek doz-ölüm hattı eğrisi elde edilir. Populasyon homojen yapı gösteriyorsa düz bir çizgi olacak ve buradan %99.9 ölüm beklenen konsantrasyon tahmini yapılacaktır.
Belirleyici konsantrasyon testleri 25 larva ile dört tekrarlı olarak kontrol edilmelidir. Bu kontrollerde larvaların ölmemesi, kullanılan larvaların yaşı ve fiziksel durumlarının yanında, deney koşulları doz-ölüm hattı test koşulları ile aynı olmasına rağmen süreklilik gösteriyorsa direnç kuvvetlenmiştir sonucuna ulaşır.
Direncin rutin olarak gözlemlenmesinde, duyarlılık doz-ölüm hattının oluşturulmasında kullanılan tüm konsantrasyonları denemek gerekli olmayıp, sadece belirleyici konsantrasyonların kullanılması yeterlidir. Bazı insektisitlerin sivrisinek larvaları için belirleyici dozları aşağıda verilmiştir.
Sivrisinek larvalarında bazı insektisitler için belirleyici dozlar (mg/lt)
Tablodaki veriler 23C’de IV. Evre larvalardan elde edilmiştir. Bu değerler pek çok larva populasyonuna uymayabilir. Burada, sadece yol gösterici olması için verilmiştir. Bu dozlar kullanılmadan önce, kullanıcı tarafından değişik koşullarda kontrol edilmelidir.
Kullanılacak insektisidin seçimi
Vektör mücadelesinde kullanılmak üzere hem larva hem de erginler için birçok kimyasal aktif madde üretilmiş ve bu aktif maddelerden çok sayıda formülasyon hazırlanmıştır. Bu kadar çok aktif madde ve formülasyon içerisinden hangisinin ya da hangilerinin mücadele bölgesinde kullanılabileceği sorusu cevap beklemektedir.
Yapılacak direnç testlerinden sağlanan veriler ışığında mücadelede kullanılacak insektisitler seçilmelidir.
Burada dikkate edilmesi gereken önemli bir konu hem kullanılacak insektiside karşı daha önce direnç oluşmamış olması hem de bu insektisidi çapraz direnç olayın nenden olmamasıdır.
Aksi takdirde, kullanılan insektisidin populasyonlar üzerindeki baskılayıcı etkisi azalacaktır.
İnsektisidin hazırlanması ve kullanımı
Belirlenen insektisidin uygun dozda hazırlanması ve uygun miktarda alana atılması önemlidir. Uygun dozda hazırlanmayan ya da uygun miktarda alana atılmayan insektisit, mücadele başarısını olumsuz yönde etkileyecektir.
Bu konuda dikkate edilmesi gereken hususlar:
a. Uygun dozda çözeltinin hazırlanması: Yapılan direnç testleri sonunda elde edilen LD50 ve LD90 dozları ile kullanılan insektisit aktif maddesi için WHO’nun önerdiği uygulama dozu göz önünde bulundurularak mücadelede kullanılacak çözelti hazırlanır.
b. Uygun miktarda çözeltinin alana atılması: Kullanılan uygulama ekipmanının özelliğine göre hazırlanan çözeltinin alana atılması konusu da titizlik isteye bir husustur.
Mücadele tipleri
İnsanoğlu yaşamının başlangıcında günümüze kadar sivrisineklerin rahatsızlık verici ve hastalık taşıyıcı etkilerinden kurutulabilmek için farklı yöntemler uygulayarak bu zararlı ile mücadele etmeye çalışmıştır.
Günümüzde uygulanan sivrisinek larva mücadele tekniklerini aşağıda verilen ana başlıklar altında toplayabiliriz:
• Biyokimyasal insektisitler kullanarak yapılan mücadele
• Biyolojik insektisitler kullanarak yapılan mücadele
• Fiziksel yapıyı değiştiren insektisitler kullanarak yapılan mücadele
• Gelişim düzenleyici insektisitler kullanarak yapılan mücadele
• Mekanik mücadele
• Kültürel mücadele
• Entegre mücadele
Biyokimyasal insektisitler kullanarak yapılan mücadele
Zararlılarla savaşımda en kısa sürede ve en etkili biçimde sonuca ulaşmayı sağlayan mücadele tipi kimyasal mücadeledir.
İnsanlar kendilerine zarar veren organizmalara karşı doğadan temin ettikleri bazı maddeleri (bitki özsuları vb.) kullanarak mücadele etmeye başlamışlardır. Sanayi ve teknolojinin gelişmesi sonucunda bu maddelerin yerini sentetik olarak üretilen maddeler alamaya başlamıştır. Bugün vektör mücadele çalışmaları, oldukça fazla sayıda sentetik aktif madde kullanılarak elde edilen pestisitlerin kullanımı ile sürdürülmektedir.
Doğal yollardan elde edilen maddelerin kullanılması hem elde edilmelerinin güçlüğü hem de oldukça pahalıya mal olmaları nedeniyle çok azdır. Oysa bu tür maddeler, doğal yaşam üzerinde, sentetiklere göre daha az zararlı etkiye sahiptir.
Günümüzde kullanılan sentetik maddeler etkili zehir olup doğada parçalanmadan uzun süre kalmaları, yeraltı sularına veya bitki bünyesine geçerek besin zinciri yoluyla yükseltgenerek birikmeleri, mücadele edilen canlı dışında kalan diğer organizmalar üzerinde de oldukça etkili olmaları gibi birçok olumsuz etkiye sahiptirler.
Biyolojik insektisitler kullanarak yapılan mücadele
Biyolojik mücadele kavramı, çevreye çok az zarar veren ya da hiç zarar vermeyen sürdürülebilir bir kontrol yöntemi olup, temelde ortamda bulunan doğal düşmanlar, bunların çoğaltılmaları ve korunmaları şeklinde üç aktivite alanı bulunmaktadır.
Sivrisinek larvasının doğal koşullarda birçok düşmanı bulunur. Birkaç gruptan biyolojik kontrol ajanı olarak faydalanılmaktadır. Ana grupları bakteri, fungus-protozoa, virüs ve nematod şeklinde sınıflandırabiliriz.
Bt H14 gibi yüksek özgüllüğe sahip olan doğal biyolojik kontrol ajanları, bu tip mücadelelerde tek başlarına, diğer predatör ajanlarla birlikte ya da entegre mücadele kapsamında kullanılmaktadır. Bt H-14’ün bir yandan hedef dışı organizmalara karşı güvenle kullanılabilmesi, diğer yandan birçok yer ve habitatta geniş spektrumlu olarak kullanılan insektisitlere karşı alternatif olması, kullanımının tavsiye edilmesini sağlamaktadır.
Fiziksel yapıyı değiştiren insektisitler kullanarak yapılan mücadele
Fiziksel yapıyı değiştiren insektisitler diğer insektisitlerin etki mekanizmasından çok farklı bir etki mekanizmasına sahip olan insektisitlerdir. Sivrisinek larvaları üzerinde toksik etki yaratarak etkili olmak yerine larvanın yaşam ortamını oluşturan suyun fiziksel özelliklerinden olan yüzey gerilimini değiştirerek larvanın yaşamsal faaliyetlerinin sınırlanması şeklindeki etki biçimleriyle yeni ve farklı bir mücadele biçimi geliştirilmesine neden olmuşlardır. Bu özelliklerinden dolayı aktif yüzey ajanı olarak da adlandırılırlar.
Bu insektisitler suyun yüzey gerilimini değiştirerek larvaların sifonlarını su dışına çıkarmalarını engeller, dolayısıyla larva hava alamaz. Ayrıca pupadan çıkan ergin, suyun yüzey gerilimi bozulduğu için su dışına çıkamaz, erginler su yüzeyine yumurtlayamaz ve yüzeydeki yumurtalar dibe çöker, su yüzeyine temas eden ergin su içerisine çekilir.
Uygulandıkları suyun yüzeyinde sıcaklık, güneş ışığı, rüzgar gibi çevre koşullarına dayanıklı olan çok ince bir film tabakası oluşturmaları yanında, suda çözünmemeleri, atmosfer-su temasını kesmeleri, su yüzeyini hızlı bir şekilde kaplamaları, etkinliklerinin kolay kontrol edilebilmesi ve doğrudan kullanıma hazır formülasyon tipleri uygulamadaki avantajları olarak sıralanabilir. Ayrıca kullanımları, sahip oldukları LD50 değeri sayesinde çevre kirliliğini önlemeleri yönünden de önem kazanmaktadır.
Gelişim düzenleyici insektisitler kullanarak yapılan mücadele
Gelişim düzenleyiciler olarak adlandırılan büyüme hormonu analogları ya da kitinaz aktivatörleri, kimyasal insektisitlerin etki şekillerinde farklı bir etki ile vektör mücadelesine yeni bir yaklaşım sunmuşlardır. Bu hormonlar vektör organizmanın larva-pupa düzenini bozarak ya da kitin sentezini engelleyerek etkili olmaktadırlar. Böcek hormonları, böceğin yaşamında önemli fonksiyonlara sahiptirler. En çok bilinenleri deri değiştirme hormonu ve gençlik hormonudur (juvenil hormon).
Böcek büyüme hormonları ve gelişim düzenleyicileri bugün sentetik olarak imal edilerek vektör mücadelesinde kullanılmaktadır. Ayrıca, larva döneminde kitin sentezini engelleyerek etkili olan ve sentetik olarak üretilen insektisitler de mevcuttur.
Böcek büyüme ve gelişim hormonları, bu özellikleri göz önüne alınarak, sivrisinek larva mücadelesinde kullanılmaktadırlar. Kullanım sırasında, habitatın su özellikleri, vejetasyon yapısı ve özellikle güneşle karşı karşıya kalma durumu hormonun etkinliği üzerinde rol oynamaktadır.
Mekanik mücadele
Mekanik mücadele olarak yaptığımız tanımlama aynı zamanda fiziksel mücadele olarak da adlandırılabilir. Burada ana amaç fiziksel altyapının düzeltilmesi yoluyla vektör canlının üreme ve beslenme habitatlarını ortadan kaldırmaktır.
Mücadele alanında yer alan ve sivrisineğin üreme habitatlarını oluşturan; toplama ve drenaj kanalları, kanaletler, kuyular, fosseptikler, havuzlar, taşkın sahaları gibi alanlarda ıslah çalışmaları yapmak, bu alanları sivrisineğin üremesine uygun olmaktan çıkarmak, bu düzenlemelerde kalıcılığı sağlamak mekanik mücadelenin temelini oluşturmaktadır. Bu amaçla halk da dahil olmak üzere, mülki ve mahalli idareler, kamu kurumları, özel sektör kuruluşları ve muhtarlıklarla koordinasyon oluşturulmalı, elde edilen destek sayesinde altyapı düzenlemeleri yapılmalıdır.
Kültürel mücadele
Kültürel mücadele, başta bölgede yaşamını sürdüren yerel halk olmak üzere, çalışanların ve uygulayıcıları eğitimi ve mücadele konusunda bilinçlendirilmesidir.
Her ne kadar yerleşmiş yaşam biçimlerinin değiştirilmesi güç ve zamana bağlı olsa bile, yine de bu amaca uygun faaliyet göstermenin, özellikle ilk ve ortaöğretime devam eden çocuklar ile tüm halkın eğitilmesi ve konu hakkında bilgilendirilmesi yararlıdır. Bu amaçla okullar, kahveler ve camilerde halkın eğitilmesi, film, broşür ve posterler hazırlanması yararlı olur.
Bu konuda mücadele alanı içerisinde yer alan mülki idare amirleri, belediyeler, muhtarlar, milli eğitim müdürleri ile koordinasyon sağlanmalı, çalışmalar bu kişilerin desteği ile yürütülmelidir. Hazırlanan görsel malzemeler konunun özünü açıklayan, oldukça basit bir dille anlatım yapan ve özellikle resim ve şekillerle desteklenmiş yapıda olmalıdır.
Entegre mücadele
Entegre mücadele, mücadelenin birden fazla yöntem kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi anlamındadır. Vektör organizmalarla entegre mücadele kimyasal, biyolojik, mekanik ve kültürel mücadele gibi farklı savaşım yöntemlerini bir arada kullanarak daha kısa sürede sonuca ulaşılmasını sağlamaktır.
Sivrisinek mücadelesi asla kısa vadeli düşünülmemelidir. Biyolojik potansiyeli yüksek bir vektör ile mücadele ancak, iyi planlanmış, bilimsel esaslara dayanan, temkinli ve geniş boyutlu entegre mücadele programlarıyla gerçekleştirilebilir. Entegre mücadele, mücadelenin yapılacağı bölgenin özelliklerine göre değişmektedir.
Entegre mücadele programlarının uygulanması bazı stratejik planlamalara ve bu planları güçlendirecek verilere bağlıdır. Mücadele planı içerisinde her bir basamak için diğer basamaklara ait planlarla uyumlu bir strateji geliştirmek en uygundur. Stratejik planların tümüyle doğru uygulanması, gerek sonuca ulaşma şansının yükselmesi ve maliyetin azalması, gerekse çevre kirlenmesinin maksimum ölçekte azalması bakımından büyük yararlar sağlamaktadır.
KARASİNEKLERLE SAVAŞIM YÖNTEMLERİ
Kültürel Savaşım : Zararlının (Karasinek) biyolojisi, yaşam biçimi ve savaşım yollarının, özellikle temel eğitimde ve değişik iletişim araçları ile halka tanıtımının sağlanması
Fiziksel (Mekanik) Savaşım : Zararlının (Karasinek) üreme ve beslenme yerlerinin ortadan kaldırılmasıdır. Karasinek kontrolü yerel yönetimlerin en büyük sorunlarından biridir. Bu sorun poşet uygulaması çöplerin gece toplanması ve çöplerin gömülmesi yoluyla çözülmeye çalışılmaktadır.
Karasinekler yumurtalarını organik atıkların (Çöp, gübre vb) içine bırakırlar. Larvalar bu atıklar içinde gelişirler. Organik atıkların mekanik olarak yok edilmesi Karasineklerin kesinlikle üremesini önleyecektir. Organik atıkların en basit yok edilmesi üzerlerinin toprakla örtülmesidir.
Kapalı Alanda Mekanik Mücadelede:
Kapalı alan içindeki kırık, dökük ve çatlak yerleri onarmak,
Dolap içlerinde ve açıkta yiyecek ve kirli boş kapları açıkta bırakmamak,
Çöp kovalarını muntazam dökmek ve içlerinde uzun süreli çöp bırakmamak çöpleri naylon torbada toplamak,
Kapı ve pencerelere sineklik takmak,
Biyolojik Savaşım :
Ekosistemde her canlının mutlaka bir ya da daha çok düşmanı mevcuttur. Karasineklerle beslenen predatörler (doğal düşmanlar) de besin zincirinde yer almaktadır. Bu düşmanların yaşama şansları engellenmezse, karasinek popülasyonunu dengede tutabilirler. (Predatörlere örnek olarak: kuşlar, örümcekler, arılar vb. verilebilir.
Kimyasal Savaşım :
Karasineklerin kontrolünde kimyasal savaşım en son düşünülmelidir. Mutlaka kullanılması gerekiyorsa yerinde zamanında ve yeterli miktarda olmalıdır. Kimyasal savaşım insektisit (Böcek öldürücü) adını verdiğimiz kimyasal maddeler kullanılarak yapılan savaşımdır. Halk Sağlığı açısından önem taşıyan bizlerle yakın temasta olan gerek kan emerek ve gerekse mekanik yolla (ağız oluşumları ve ayakları) ile önemli hastalıkların taşınmasında rol oynayan karasinek vs. insektleri (böcekleri) öldürmek, bayıltmak ve kaçırmak amacıyla kullandığımız kimyevi maddelere “insektisit” denir.
İnsektisitler Tarımsal alanda ve Veteriner Hekimlikte’de kullanılır.
Kısa zamanda etkin ve kesin sonuç sağladıklarından kullanımları kaçınılmazdır ve günümüzde en çok kullanılan savaş yöntemi konumundadır. Ancak kullanılan maddeler böceklerin yanı sıra diğer canlılarıda etkilediğinden BİOSİT (canlı öldürücü) özelliği gösterdiğinden çok dikkatli kullanılması gereklidir. Toksik Maddelerdir.
Bunlar vücuda üç yolla girerler :
1. Sindirim yoluyla (ağızdan alma)
2. Solunum yoluyla (toz – duman)
3. Deri yoluyla (Kontakt)
İnsektisitlerin bilinçsiz kullanımı zehirlenmelere, Çevre kirliliğine, insektlerin (Böceklerin) direnç kazanmasına (ilaçtan etkilenmeme) ve ekonomik kayba neden olmaktadır.
Kimyasal Savaşım
5 Temel Öğeyi Kapsar :
1- Hedef Alan (Karasineklerin bulundukları, gelişip çoğaldıkları, beslendikleri alanlar)
2- İnsektisitler (Karasineklerle mücadelede kullanılan insektisit çeşitlerini kapsar. Kural olarakta Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sınıflandırılan ve önerilen insektisitler kullanılmalıdır.)
3-Uygulama işlemleri (Çevreye, insan ve diğer canlılara zarar vermeyecek veya en az sakıncalı, en etkin ve ekonomik uygulama yöntemi seçilmelidir.)
4-Uygulama Dönemleri (Karasinek hayat evrelerine, pestisit uygulama sıklığına, formülasyon çeşidine, uygulama alanın durumuna, iklim koşullarına göre değişir.)
5-Önlemler (Uygulayıcıların ve hedef dışı canlıların pestisitlerin zararlı etkilerinden korunması amacıyla yapılan faaliyetleri kapsar.)
İnsektisitler Karasinek Savaşımında iki şekilde kullanılabilir.
a) Üreme alanlarında Larva kontrolü
b) Dinlenme alanlarının kalıcı ilaçlanması
Her iki uygulamada da uygulama dozu ve yöntemine çok iyi uyulması gerekir.
Karasineklerle kimyasal savaşımda temel ilke hem ergin hem de larvalara karşı aynı anda ilaçlama yapılmasıdır. Larvalarla Savaşım yapmadan yalnızca erginleri kontrol etmeye çalışmak yeterli olmamaktadır.
Karasinekler gündüz hareketli gece ise dinlenme durumundadır. Gece saatlerinde yapılacak bir ilaçlama yeterli etkiyi sağlamaz. İlaç uygulaması sineklerin hareketli olduğu gündüz saatlerinde yapılmalıdır. İlaçlamalar az miktarda ilaç kullanılarak fakat sık sık yapılmalı.
Rüzgarı arkaya alarak yapılan ilaçlamada daha geniş bir alanı ilaçlamak mümkündür. Bu yöntemde uçmakta olan sineklere ulaşmak daha kolay olur. İlaçlamalar belli aralıklarla tekrarlanmalıdır. Örneğin; çöplüklere her gün yeni çöp getirildiğinden ilaçlamalarda her 10 günde bir ya da iki haftada bir belli aralıklarla tekrarlanmalıdır.
Karasineklerle Kimyasal Savaşımda Kullanılan İnsektisitlerin Seçiminde Ve Kullanımında Uyulması Gereken Temel Noktalar Şunlardır:
-Ürünün (Halk sağlığı alanında kullanıma uygun) kesinlikle SAĞLIK BAKANLIĞI’ndan ruhsatlı olması,
-Ürünün içerdiği aktif maddenin yöresel populasyonlarda biyolojik etkinlik ve dirençlilik seviyelerinin belirlenmiş olması,
-İnsektisit uygulanan yerin kapı ve pencereleri belli bir süre iyice kapatılmalı bu süre sonunda iyice havalandırılmalı
-Uygulayıcı eğitilmeli,
-Koruyucu önlemler alınmalı,
-Ambalajı bozuk ürünler satın alınmamalı, ürün üzerindeki etiket bilgileri eksiksiz ve okunur olmalı,
-Uygulayıcılar tulum, şapka, çizme, eldiven, maske gibi koruyucu malzemeleri mutlaka kullanmalı,
– Tarım zararlılarına karşı kullanılan insektisitler asla halk sağlığı amaçlı kullanılmamalı,
– Uygulama yapılırken yemek yenmemeli, sigara içilmemeli ve en küçük bir bulaşmada bulaşık yerler hemen su ve sabunla yıkanmalı,
– Uygulama öncesi ürün üzerindeki etiket iyice incelenmeli, ilacın dozu önerilen oranda ve hedef zararlıya uygun zamanda uygulanmalı,
– Uygulama uygun hava koşullarında, rüzgarsız, yağışsız havada ve etikette önerilen saatlerde yapılmalı,
– İnsektisit atıkları kuyu ve kanal ile diğer su kaynaklarına göl ve göletlere dökülmemeli ve bulaştırılmamalı,
– Uygulama bittikten sonra artan ürünler derhal ortamdan uzaklaştırılmalı, kullanılan alet ve ekipmanlar temizlenmeli, koruyucu elbiseler değiştirilip yıkanmalı, uygulayıcılar su ve sabunla temizlenmeli,
– Boş ürün kapları açığa atılmamalı yakarak veya imha edilmeli,
– Ürünler, çocuklar ve hayvanların yetişemeyecekleri ve bulaşamayacakları şekilde saklanmalı, besin maddeleri ile aynı yerde taşınmamalı ve depolanmamalı,
– Uygulamaların BOŞ KAPALI ALAN’da yapılması, (Kapalı Alanlarda)
– Etiketteki kullanım Talimatına uygun uygulama yapılmalı,
– Uygulama alanlarına, Ekipmanlara, seyrelticilere ve seyreltme uygulama oranlarına, uyulmalı,
– Uygulama oranı sonucunda düşen dozun WHO’ya uygun olup olmadığı kontrol edilmeli.
– Kapalı alan uygulamasında pülverizatör denilen cihaz kullanılmalı